Yayınlanma Tarihi: 29 Mayıs 2006Kategoriler: Forbes Yazıları

Fütüristler olarak gelecekle ilgili yapmış olduğumuz yorumlarda trendlerin geniş bir analizini yapar ve buna bağlı alternatifli senaryoları sunarız. Genelde bu senaryoların akıbetini etkileyen birçok faktör vardır. Bunlar beklenmeyen politik, sosyal ve teknolojik vs gelişmelerdir. Yazılarımı genelde bulunduğu pazardaki tecrübesini bir üste taşıyabilen firmalar, gelişmeleri göz ardı edip zor duruma düşen firmalar ve şu anda bu karar ayrımında olan firmalarla süsleyip sizlerle paylaşıyorum çünkü bunun iş hayatı için daha çok anlam ifade ettiğini düşünüyorum.

Sektörleri incelerken geleceğe yönelik belirli senaryolardan bahsediyorum ve bu sektörlerin bugünkü durumlarını bu senaryolar gerçekleşene kadar koruyacakları veya alternatif senaryolara göre önlemlerini alacaklarını varsayıyorum.Bugünkü konumuz “Sinema”. Daha önce çeşitli yayın organlarında bu konuda yorumlarım çıktı. Ama genelde haber içeriği oluşturulurken detaylar, zaman ve yer gibi sınırlamalar eklenmeyince dramatik sonuçlar ortaya çıkabiliyor.

Örneğin “Gelecekte Sinemalar Olmayacak” gibi. O zaman şu andaki sinema salonu işletmecileri hata mı yaptı? Yoksa gelecekte yok mu olacaklar? Her ikisi de geçerli değil. Çünkü onlar da piyasadaki gelişmeleri takip ediyorlar ve kendilerine uygun alternatif senaryolar üretiyorlar. Başarılı veya başarısız olanların hikâyeleri önümüzdeki yıllarda basın ve eğitim kuruluşları için malzeme olacaktır.

Birçok önemli teknolojide olduğu gibi (Örneğin MR, Ultrason vs) askeri donanım üreticileri yüksek bütçe ve kar marjları nedeniyle Ar-Ge’ye önemli kaynaklar aktararak çeşitli sektörlerin hazırlayıcısı oluyorlar. Boeing firması da her türlü askeri güvenliği içine katarak “Dijital Sinema” teknolojisini geliştirdi. Ama Boeing sonuç olarak sinema sektörünün bir oyuncusu olmadığı için bu teknolojiyi lisanslayarak şirketi Access IT’ye sattı. Bu gelişme “İçerik Dağıtımı” için bir milat oldu. Bundan sonra çok daha önemli gelişmeler birbiri izleyecek. Öncelikle bir elektronik dağıtım olduğu zaman mutlaka alıcılar/kullanıcılar ve satıcılar/sağlayıcılar arasında bir köprü oluşması gerekir. Bunu da Digi-Central sağladı.

Digi-Central aracılığı ile içerikler uluslararası anlamda kullanıma açılıyor. Diğer bir önemli gelişme de İrlanda’nın ülkedeki toplam 500 salonu dijital (sayısal) gösterime uygun hale getirmek için ABD’li Avica ile anlaşıp toplam 50 Milyon USD ödemesi. İrlanda’da artık filmler makaralarla değil dijital kopya olarak dağıtılacak. Türkiye için bu yatırım en az 100 Milyon USD’yi buluyor.Yukarıda verdiğim bilgiler aslında sinemanın D-Sinema ve E-Sinema olarak ikiye ayrıldığını gösteriyor: D-Sinema filmin dijital olarak çekilmesi veya daha sonra dijital hale getirilerek dijital göstericilerle gösterilmesi. Dijital filmde 35 trilyon renk olduğu için görüntü normal filmden çok daha güzel.

1999 yılından beri D-Sinemalar 20 Milyon kişiye 200,000’den fazla film, şov vs izlettirmişler ve izleyicilerin %80’i bundan sonra D-Sinema’yı tercih ettiklerini belirtmiş. E-Sinema ise filmin dijital olarak gösterileceği yere aktarılması. Bugün zaten E-Sinema kanuni veya kanuni olmayan yollarla Internet üzerinden gerçekleşiyor.

Dijital film dağıtımı ve gösterimini desteklemenin önümüzdeki 10 yıllık dönemde 2 önemli nedeni olacak. İlki film başına maliyeti düşürmek. İkincisi ise gösterimde kullanılan ve kullanılacak olan tekniklerle filmin kopyalama olasılığını azaltmak.

VCD film hırsızlığının %800 kar marjı ile dünya çapında uyuşturucudan daha büyük bir ticaret olduğu söyleniyor.

Gelecekte nasıl bir sinema olacak? Buna cevap verebilmek için bugünün bazı trendlerini incelemek gerekiyor:
·         DVD satışları bundan birkaç yıl önce toplam koltuk cirosunun %15’i iken 2004 yılı itibari ile %50’yeyaklaştı,
·         Filmin gösterime girmesi ile DVD’sinin pazara sunulması arasında geçen süre gittikçe kısaldı,
·         Öngörüldüğü gibi çalışma saatlerinde azalma, yaşanıp insanların kendilerine ayırdığı vakit artmadı, tam tersine çalışma saatleri arttı, hobilere ayrılan zaman azaldı,
·         Film endüstrisinde rekabetin artması sonucu, dağıtım firmalarının sezonluk paketlerlesalonlara egemen olma eğilimi arttı ama sunulan paket içindeki filmlerin tümü izleyiciye hitap etmemeye başladı,
·         Geniş-band teknolojisi yaygınlaştı ve Internet aracılığı ile indirilerek film seyretme olanakları arttı,
·         Apple gibi firmaların çıkardıkları PMP (Kişisel Medya Oynatıcı) türü cihazlar kullanıcıları önce küçük ekranda film, dizi film ve klip izlemeye hazırladı,
·         ABD’de bu yıl sonu itibari ile 40 Milyon evde geniş-band bağlantısı olacak,
·         ABD’de başlayan (şu anda 400 civarında) ve dünyaya hızla yayılan tematik kanallar her tip film izleyicisinin isteklerini karşılayabiliyor,
·         Dünyanın büyük kentlerindeki sinemalar merkezdeki yüksek kiralı yerlerden daha düşük kiralı yerlere taşınıyor,
·         Blocbuster tipi video kiralama firmaları hizmeti müşterinin ayağına götürüyor,
·         Ev Sineması teknolojisinde hızlı teknolojik gelişmeler yaşanıyor,
·         DVD oynatıcılara 3D seyretme seçeneği kazandırıldı,
·         Sinema salonu izleyicisinin sosyo-kültürel yapısı değişiyor (A ve B’den, C ve D’ye kayış),
Sinema salonu işletmecilerine kendilerini korumak ve yukarıdaki trendlere bağlı olarak “Evde Sinema Seyretme” sektörüne karşı pazar kaybetmemek için neler önerebiliriz?
·         Bir filmin izlenme trendinin hemen belirlenip salonun kısa sürede başka filme dönebilmesi gerekiyor. Bunun için de E ve D-Sinema’nın olması gerekiyor.
·         Başka filme dönme veya yeni bir şov, konser vs değişimlerin izleyici ile anında paylaşılması gerekiyor. Üyelik kavramı ve CRM ile üyenin mobil telefonu aracılığı ile bilgilendirme anlık yapılmalı. Örneğin “Lokasyon Bazlı Servisler” ile izleyici sinemanın bulunduğu alışveriş merkezinde iken yeni bir film,konser veya şov bilgisi anında izleyicinin mobil telefonuna yönlendirilebilir.
·         Artık normal perdeye yakın görüntü evde sağlanabildiğine göre farklılaştırılmış IMAX ve benzeri teknolojinin sunulması gerekiyor. Bu da büyük alan ve büyük yatırım gerektirdiği için hızla yayılacak bir teknoloji değil.

Sonuç olarak içerik, bu içeriğin dağıtım ağlarında hem sahiplik hem de şekil anlamında önemli değişiklikler yaratacak. Bu değişimlerin her ülkeye ve her şehre yansımasının ise farklı zamanlarda ve şekillerde olacağına ise kesin gözüyle bakılabilir.

Forbes Ocak 2006 

 

 

Bültene katılın.