Yayınlanma Tarihi: 2 Nisan 2007Kategoriler: Forbes Yazıları

Apple, iPhone lansmanından sonra övgüden  ziyade eleştiri aldı. Steve Jobbs gibi başarılı bir yöneticinin hata yapmasını veya başarısız olmasını gizlice ummak insanın doğasında var ama ben Steve Jobbs’ın başarılı olmasını gönülden arzu ediyordum. Çünkü onun “Trend Setter – Trendleri Belirleyici” özelliği özellikle ABD gibi alışkanlıkların en önemli karar kıstası olduğu ülkelerde bir çok pazarı bir anda canlandırabiliyor.

ABD’de alışkanlıkların en belirleyici olduğu ürünlerden biri mobil telefonlardır. ABD pazarının lideri Motorola ilk ürünlerini kapaklı olarak çıkardığı için ABD’de bu bir standart (!!!) olarak kabul edilmiş ve pazara kapaklı modeller egemen olmuştu. Bu alışkanlık hâlâ devam ediyor. Amerikalılar kapaklı Motorola’larının yanına Palm Pilot’larını alıp mobil ofislerini bu şekilde oluşturduktan sonra imdatlarına son birkaç yılda BlackBerry yetişmiştir.

Dostlarım, arkadaşlarım ve iş hayatında yakın çalıştıklarım kullandığım mobil çözümler hakkında zaman zaman benden fikir aldıkları için son dönemde farkettiğim kadarıyla seçeneklerin artmasıyla karar süreçleri uzamaya başladı. Bugün birçok kişi tüm kayıtlarını mobil telefonları üzerinde tutuyor ve sahip oldukları bir bilgisayar ile bağlantıları mevcut değil. Bakıldığında bu yöntemden oldukça memnunlar ve diğer yöntem onlar için karmaşık geliyor. Bu tip kullanıcılar iletişim aracı olarak e-mail’den ziyade sms kullanıyorlar. Fotoğraf çekmek, video kaydı yapmak, MMS göndermek gibi multimedya özelliklere de rağbet etmiyorlar. Bu tip kullanıcılar için mobil telefon marka bağımlılığı da oldukça yüksek. Onlar farklı menülerle tanışmayı pek sevmiyorlar, o yüzden kullandıkları markanın yeni çıkan modelleri onların ilgisini çekiyor. Nokia bu konuda en çok tercih edilen ama Samsung’un benzer menüsü de Samsung’a ilgiyi arttırıyor.

Diğer tür kullanıcılar ise yarı-mobil olanlar. Onlar e-mail’lerini devamlı görmek, detaylı bilgi içeren adres defterlerine  (ev, iş, mobil no.lar vs.ı) sahip olmak istiyorlar ve bütün bunları  bir bilgisayar ile bağlantılı senkronize etmek istiyorlar. Bu tür kullanıcılar bir başka deyimle “arada” kullanıcılar. Yani hem cep telefonunun o muhteşem kullanım kolaylığından vazgeçemiyorlar (her şeyi tek elle halletmek, araba kullanırken çok daha rahat telefon araması yapabilmek), hem de “mobil ofis” uygulamalarından da vazgeçmek istemiyorlar. Bu tür kullanıcılar ağırlıklı “Symbian” işletim sistemini kullanan mobil telefonların müdavimi.

Üçüncü tür kullanıcılar e-maillerini anında görmek, onlara hemen cevap vermek istiyorlar. Kendileri için önemli olan birçok dosyayı (word, excel, power point, pdf, wav, vs) gelen e-mail ile beraber açmak, düzeltmek, hatta yanlarında taşımak istiyorlar. Onlar için gerçek mobil ofis anlayışı, gerçek olarak “mobil ofis” de budur. Fotoğraf çeken fakat düzenli olarak saklamayan bu kullanıcılar MMS de pek yollamıyorlar. Bu tür kullanıcılar için önlerinde 2 tane işletim sistemi/ürün grubu var: Microsoft Mobile kullanan PDA’ler ve BlackBerry.

Ben Microsoft Mobile kullanıcısıyım. Bu alışkanlığı edinmemdeki en önemli faktör, özellikle Word, Excel, PowerPoint vs tipi dökümanları hem mobil telefonumda saklamayı seviyorum, hem de yeni dökümanları mobil telefonumda hazırlıyabiliyorum. Şu an i-mate JASJAM kullanıyorum ve ilk kez bu model ile tek hareketle (jog-dial) telefon araması yapabiliyorum.

ABD’nin tartışmasız lideri BlackBerry şu an için Avrupa’da da GSM operatörleri tarafından daha çok tercih ediliyor. BlackBerry’nin mesajlaşma protokolleri mobil şebekeye özel tasarlandıklarından, örneğin, 5KB bir e-mail için  Microsoft Direct Push (MSFP) 12,591 byte trafik yaratırken  BlackBerry sadece 3,244 byte (4 kat daha az) ile aynı e-maili taşıyabiliyor. Bu durum şebeke operatörleri açısından daha az kapasite ile aynı servisi verme, kullanıcı açısından daha az maliyetle servisi kullanma avantajı getirmekte ve doğaldır ki kullanıcı daha az pil ömrü ile aynı mail trafiğini yönetebilmektedir. BlackBerry ile yeni tanışıp, hızlı adapte olamayan bir bölüm kullanıcılar da yanlarında mutlaka basit fonksiyonlu, tercihan küçük bir mobil telefonu da eksik edemiyorlar.

Yazımın başında iPhone’dan bahsettim. iPhone, mobil telefon, mesajlaşma (e-mail+sms), iPod, ve de fotoğraf makinesi/albümü özellikleriyle pazarda çok önemli bir testi de gerçekleştiriyor. Bu test sonucunda pazar daha net şekillenecek. ABD’de operatörlerin mobil telefonları ücretsiz verdikleri göz önüne alınırsa Apple’ın Cingular ile yaptığı işbirliğinin de başarılı olmaması durumunda MVNO (Mobil Sanal Operatör) olması bile gündeme gelebilir. Steve Jobs’ın yaptığı iPhone sunumunda  Apple Computer ismini de artik Apple olarak kullanmaya başlaması tüketici elektroniği pazarında birçok değişikliğin de habercisi gibi.

Kulislerde çok konuşulan bir diğer gelişme de Google’ın Orange Telecom ile yaptığı görüşmeler. Gphone muhtemelen Orange işbirliği ve HTC grup tarafından üretilecek bir PDA olacak. Gphone’un Google’ın mobil işletim sistemi ve Gmail, Google Earth gibi servisleri mobil telefon üzerine indireceği ve internete daha hızlı bağlantı sağlayacak özelliklere sahip olacağı da söyleniliyor.

Apple ve Gphone’un başarılı olmaları durumunda tek üründe birçok özelliği taşıyan mobil telefonlar pazarı ele geçirecekler. Aksi taktirde özellikler dağılacak ve birden fazla ürün olarak ceplerimize ve gelişen giysi teknolojileri ile giysilerimize entegre olmaya başlayacaklar.

Forbes Mart 2007

Bültene katılın.