Sürdürülebilir Kalkınma özellikle Avrupa Birliği uyum çalışmalarının hızlanması ile sözlüğümüze son yıllarda iyice yerleşmeye başladı. Politika, sivil toplum, iş dünyası ve akademik çevrelerden üst düzey yetkililer çeşitli mesajlarla Türkiye’de Sürdürülebilir Kalkınma adına yapılması gereken çalışmaların önemini vurgulamaya çalışıyorlar. Bu tip konuşmaları dinlediğimde kavramın “büyüme” ile karıştırıldığını düşünsem de kamuoyunun dikkatine sunulması açısından çok olumlu bakıyorum. Avrupa Birliği, Türkiye’yi birliğe katmamak veya alımı mümkün olduğunca geciktirmek için büyük uğraşlar verse de bu yolda mecburen içine girdiğimiz uyum çalışmalarının çok yararlı olduğunu düşünüyorum.
“Sürdürülebilir Kalkınma” aslında bu dünyada yaşayan her canlı için önem taşıyan bir kavramdır. Kişiler, toplumlar, şirketler, uluslar ,yani dünya için çok büyük önemi olan Sürdürülebilir Kalkınma en basit tanımı ile ”Hayat kalitemizin iyileştirilmesidir” . Bu tanımı ile belki ilkokuldaki çocuk için daha kolay anlaşılır hale gelebilirken daha kapsamlı bakıldığı zaman belki basamak basamak daha ileriye taşınabilir: “Gelecek kuşakların hayatlarını tehlikeye atmadan devamlılığını sağlamak için bugünden önlem almaktır”. Veya “İnsan yaşamının gereksinimleri ve doğal kaynakların sürdürülebilirliği arasında bir denge kurularak, ekonomik, çevresel ve toplumsal boyutlarıyla bugünden geleceğe uyumlu bir programlama yapılmasını amaçlayan bütünsel bir yaklaşımdır”.
Sürdürülebilir Kalkınma işsizliğe, gelir ve eğitim eşitsizliğine, enerji sorununa çözümler üretir, doğanın ve habitatın korunması için önleyici çalışmalar yaparken iyileştirilebilmesi için de önlemler alır, anti-terör çalışmaları yapar, ekonominin daha sağlıklı ortamlara taşınmasına imkan sunar, şirketlerin sağlıklı ekonomilerde daha kalıcı ve sürdürülebilir yapılar elde etmesini sağlar, küreselleşen ekonomide doğru çalışmalar yapan ülkeler için refahı sağlar, yabancı yatırımcının bir ülkeye sürekli ve kalıcı ilgi duymasına imkan sağlar, başarılı ve donanımlı sağlık sistemleri sunar, bugün için sağlıklı ortamlar ve sistemler kurarken aynı zamanda bu ortamların geleceğini de garanti altına alır.
Sürdürülebilir Kalkınma, aslında dünyanın içinde bulunduğu bir değişim süreci olup, bu alanda bireylerden hükümetlere kadar herkese görevler düşse de dünyadaki en önemli uygulayıcısı olan İş Dünyasını daha yakından ilgilendirir. Zira, Sürdürülebilir Kalkınma kurumsal davranış ve kimliğimizi de etkilediği gibi, ulusal ve uluslararası platformdaki şirket pozisyon, imaj ve değerlerini de etkiler. Bu nedenle Sürdürülebilir Kalkınma yaklaşımının geniş kitlelere ulaşarak, daha etkili ve başarılı olmasını sağlayan temel platform da İş Dünyası olmuştur. Yeniliklere her zaman daha açık olan ve çağın gelişmelerine daha hızlı uyum sağlayabilen İş Dünyası, ulusal ve uluslararası düzeydeki örgütlü çalışmalarıyla çevresel değerler, küresel ısınma, kurumsal sorumluluk, etik değerler, kurumsal yönetim vb birçok yeni başlıkla Sürdürülebilir Kalkınma yaklaşımının öncülüğünü yapmaktadır. Ancak tabii ki bu bir hayır kurumu kimliği ile yapılmayacaktır, şirketler varlıklarını sürdürmek için insan ve doğa kaynaklarını korumak kadar karlı olmak ve karlı kalmak zorundadır aynı zamanda.
Sürdürülebilir Kalkınma ile ilgili proje örnekleri verirsek;
· ScottishPower ve Lafarge Cement ortaklığıyla kurulan ScotAsh’in, çimento fabrikalarında açığa çıkan küllerin termik santrallerde çevreye saygılı bir biçimde yakılmasını sağlayan veya yeni ürünler ortaya çıkaran teknolojiler geliştirmesi.
· Sony tarafından geliştirilen bilgisayarlara konulan bir infrared swith ile bilgisayarın karşısında kimsenin oturmaması durumunda otomatik olarak “uyku” moduna geçmesi.
· BP’nin BTC (Bakü-Tiflis-Ceyhan) boru hattı bölgesindeki yaşamı desteklemesi.
. ABB’nin Tanzanya’daki fakir ve uzak köylerde elektrik üretimi için rüzgar enerjisini kullanması.
Türk iş dünyası, Sürdürülebilir Kalkınma konusunda aktif olma hedefiyle, benim de kurucu üyesi olduğum “İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği”ni kurdu ve (http://www.tbcsd.org). Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin (http://www.wbcsd.org) Türkiye’deki uzantısı olarak küresel platformla Türk İş Dünyasını bağlayan ilk sivil toplum örgütü oldu. Bu konseye ABD’de 3M, Caterpillar, Chevron Corporation, The Coca-Cola Company, Dell, Ford Motor Company, General Electric, General Motors, HP, IBM, Johnson & Johnson , The New York Times Co., Oracle, PepsiCo, PricewaterhouseCoopers, Time Warner gibi firmalar üye iken; Avrupa’dan da ABB, ABN Amro, Adidas, Allianz, Basf, BP, Deutsche Bank, Henkel, L’Oréal, Nokia, Michelin, Novartis, Renault, Vodafone ve Volkswagen gibi devler üye. Türkiye’de Sürdürülebilir Kalkınma kavramının hayata geçirilmesi için lokal çalışmaların uluslararası platforma taşınması ve yerli kurumların hak ettikleri değerlere kavuşması için daha çok çalışmaya ihtiyaç var. Bunun için de toplum, çevre ve ülke ekonomisine değer yaratacak projelerin gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bunun için de Türkiye de firmaların artık sponsorluk, sosyal sorumluluk gibi projelerinin yanına “Sürdürülebilir Kalkınma” projelerini de eklemesi gerekiyor.
Forbes Ekim 2006