Yayınlanma Tarihi: 7 Haziran 2009Kategoriler: Haberler

Air France Uçağı Düştü. Kaza Nedeni Sanırım Zor Bulunacak.

Air France’ın uçağı düştükten sonra ortaya birçok neden atıldı. Airbus 330 uçakları neredeyse dünyanın en güvenli uçakları olduğu için düşmesine anlam veremeyenler mecburen komplo teorilerini de zorlamak zorunda kalıyorlar.

Benim uçaklara karşı özel ilgim olduğu için bu tip olaylarda algımın seçiciliği üst noktaya çıkıyor. THY Amsterdam kazası için de oldukça araştırma yapmış ve 12 Mart 2009 da  blogumda bir yorumda bulunmuştum: https://www.alphanmanas.com/?p=229 Bugün (6 Haziran 2009) Hürriyet gazetesinde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın kaza ile yorumlarını okudum ve benim daha önceki yorumlarımdan farklı bir sonuca ulaşmadıklarını gördüm: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/11807354.asp Yorumun alıntısı şöyle: “THY’nin Amsterdam’daki kazasında bana gelen bilgilere göre, pilotlarımız yükseklik ölçen altimetrenin arızalı olduğunu fark ettiklerinde hemen diğerine geçmişler” diyen Bakan Yıldırım, şunları söyledi: “Maalesef, oto pilot çok düşük irtifada arızalı olandan komut almaya devam etmiş. Pilotlar, gazı ileri itmek istese de, gaz kolu otomatik pilotu dinlemiş ve tekrar iniş moduna kendini geri çekmiş. İnanılmaz talihsiz bir olay. Üretici Boeing bozuk olan aletle ilgili çalışma başlattı. Tabii burada Amsterdam’da havaalanı yetkililerinin uçağımıza yoğun trafik gerekçesi ile kısa yaklaşma vermesi de hata. Uzun yaklaşma verse bu uçak kurtulabilirdi. Hollanda’ya bu yüzden artık kısa yaklaşmayı kaldırdı.”.

Düşen Air France AF 447 sefer sayılı uçak ile de yorumların çoğuna baktım ve kendi yorumumu oluşturup sizlerle paylaşmak istedim.

Uçağın düşüş öncesi tropik fırtına bölgesine girdiği biliniyor. Bu bölge kuzey ve güney rüzgarlarının çarpıştığı Inter-Tropical Convergence Zone (ITCZ) olarak anılıyor.  Bu bölgede üst üste kümelenen binlerce Cumilonimbus denilen tehlikeli bulut parçacığı bulunuyor. Bazen bunlar öylesine kümeleniyor ki hem arada boşluk kalmıyor, hem de yükseklikleri uçakların uçuş tavanının üstüne çıkabiliyor. Uçağın radarları ne yazık ki bu bölgede istenildiği sonucu veremeyebiliyor. O bölge yoğun hava trafiğinin olmadığı bir bölge olduğu için yerde radar kuleleri de bulunmuyor. O bölgeden geçen diğer uçak pilotlarının verdiği bilgilerde anlık hareket eden bu bulutlardan dolayı güncelliğini yitirebiliyor.

Uçağın sadece tropik fırtına kümesine girmesinden dolayı düşmediği varsayımından yola çıkarsak, teorileri rafine etmek gerekiyor. Uçağın etrafından dolaşamayıp içine girmek zorunda kaldığı CB denilen Cumilonimbus bulut kümesine girerken hızını çok kesmesinin yarattığı etki üzerinde durulablir. Thales tarafından üretilen ve “Pilot Tube” adı verilen hız sensörleriyle ilgili olarak üretici firmanın buzlanmayı daha iyi engelleyen yeni bir modelinin tüm Airbus 330’larda değiştirilmesi için bülten yolladığı ve düşen uçağın henüz bunu değiştirmediği belirtildi. THY Amsterdam kazasında da aynı sorun radar altimetresinde oluşmuş ve farklı yükseklikler okunmuştu. Sanırım burada da farklı hız okumaları olabilir. İşte CB denilen bu bulat kümesine girerken pilotun hızı kesmesi sonucu gerçekte bilinen hızın hatalı hız göstergesinden dolayı daha da az olması uçağı stall’a sokmuş olabilir. Uçak stall pozisyonuna geçmiş olabilir ama büyük bir olasılıkla uçak havada parçalanmıştır. O kadar yoğun bulut kümesinde uçağın tam bir stall yaşayabileceğini düşünemiyorum. Bilgisayar sistemindeki arızalar da stall esnasında yaşanmıştır.

Burada temel 2 soru şudur: İlki, bundan sonra bu bölgede uçan uçaklar için ne tip meteorolojik rapor desteği sağlanacaktır? Pilotların geçecekleri nokta hakkında bu raporları anlık almaları gerekmektedir. Bunun sağlanması için gereğinin yapılması gerekmektedir. İkincisi ise, 1996 yılında hız gösterge farklılıkları yüzünden kaptanları dilemmaya düşürüp, düşük hızdan dolayı stall olup düşen Birgen Air’in Boeing-757 uçağı ile bu uçağın benzer bir kader yaşayıp yaşamadığıdır. Sadece aralarındaki fark Boeing-757 kalkıştan hemen sonra düşmüştür: http://aviation-safety.net/database/record.php?id=19960206-0 Uçağın bulunan kara kutusunda stick-shaker denilen ve kumanda koluna bağlı olarak uçağın stall durumuna gelmesinde titreyerek ve ses çıkararak pilotlara uyarı veren aletin sesi kaydolmuştu. Air France 447’nin kara kutusu bulunduğunda bu konu çok net anlaşılacak.

Ben bu yazıyı sabah yayınladığımda uçak üreticisinden kaynaklanan bir sorun olmadığını düşünüyordum. Ama fikrim biraz değişti. Beni kahreden şu; Biz gelecek konusunda konferanslar veriyoruz ve pilotsuz uçaklardan bahsediyoruz. Yahu bu adamlar daha uçağın hızını ve yüksekliğini doğru dürüst ölçemezlerse bu işin sonu nereye varacak ki? Hangi gelecekten bahsedebiliriz ki?

 

Bültene katılın.