“Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bütün dünyada şirketler arasında birleşme kültürünün bulunduğunu belirterek, yurtiçi ve yurtdışındaki Türk şirketlerinin de birleşerek daha güçlü hale gelmesi gerektiğini söyledi”. Düsseldorf’ta Türk işadamlarıyla 12 Eylül 2009’da söyleşen bakanın bu açıklaması yazılı basında yer aldı:
http://www.milliyet.com.tr/Ekonomi/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1138646
BusinessWeek’teki köşemde 21 Aralık 2008’de “Fütürist Yaklaşım ve 2009 Tahminleri“ başlığıyla yayınlanan (https://www.alphanmanas.com/?p=210) yazımda Sayın Şimşek’ten 10 ay önce aynı yaklaşımla Türk şirketlerinin ayakta kalabilmeleri için birleşme opsiyonunu mutlaka göz önüne almalarını söylemiş, ayrıca önemli bir saptamada da bulunmuştum: “Size Türk kültüründe alışık olmamamıza rağmen değer verilmesi gereken çok ilginç bir birleşme hikayesi anlatmak istiyorum”. Evet Sayın Şimşek’in söylediği gibi dünyada şirketler arasında birleşme kültürü olmasına rağmen Türkiye’de ne yazık ki bu kültür yok. Türkiye olarak bu kültürü oluşturmamız gerekiyor.
Teknoloji Holding’de ortaklar olarak şirketleri paylaşıp ayrılmaya karar verdiğimizde belirli bir metod izlemiştik. Şirketin 18 yıl boyunca tüm pazar ve iş geliştirmesinden sorumlu olduğum için, hakkaniyetli olması açısından başlangıç aşamasındaki şirketleri ben almıştım. Ortağıma 50 milyon Euro ciro yapan şirketleri ve Teknoloji Holding şemsiyesini kendisine bırakırken benim elimdeki şirketler 1/20 ciroyu dahi yapmıyorlardı. Bu şirketlerden 3 tanesini (T-Design, T-Tronics ve T-Trade) birleştirip Pavo Tasarım’ı kurdum. Şirket askeri ve endüstriyel elektronikte 2 yıl içinde hızla büyüdü. Daha sonra askeri ve endüstriyel elektroniğin Türkiye’de aynı çatı altında başarılı olamayacağını gördüm ve şirketi Pavo Tasarım (askeri elektronik) ve Pavo Elektronik (endüstriyel elektronik) olarak ikiye böldüm.
Pavo Elektronik, 20 mühendisten oluşan bir endüstriyel elektronik şirketiydi. Tasarımlarını kendi yapıyor ama üretimini dışarıya yaptırmak durumundaydı. 2006 yılında ilk kez web sitemizde ODM (Original Design Manufacturer) tanımını kullanmıştım. ODM olarak ilk ürünümüz, Vestel için ürettiğimiz ödeme kaydedici cihazlar, yani piyasa diliyle yazar kasa’lardı. Ürünün tasarımından üretimine kadar tümü bizim sorumluluğumuzdaydı ve ürünü Vestel markalı olarak Vestel’in ana deposuna gönderiyorduk. Türkiye ilginç bir ülke. Tasarım firması olsanız bile müşterileriniz mutlaka üretiminizin de sizin kontrolünüzde olmasını istiyor. Bu da ancak kendi üretim tesisiniz ile mümkün oluyor. Bundan sonra önemli bir karar aldık ve ortak arayışına çıktık. Kendi Ar&Ge’si olmayan veya ağırlıklı olarak üretim yapan bir ortak aramaya başladık. Benim gibi İzmirli Sun Holding’in yatırımı olan Rem Elektrik dikkatimizi çekti ve kendileriyle görüşmeye başladık. Sevgili Sabri Ünlütürk ile ortaklık görüşmelerimiz 2 ay gibi çok kısa sürede sonuçlandı ve Pavo Elektronik ile Rem Elektrik %50-50 birleşerek REM Elektronik adını aldı. Böylece hem tasarım hem de üretim yapan bir şirkete sahip olmuştuk: http://www.rem.com.tr/
Rem Elektronik, kriz yılı 2009’da ciro olarak neredeyse %50 büyüme gösterecek. Capital dergisinin Eylül sayısında “Gelecek Yeni Nesil Fasonda mı?” haberine girdi (haberi pdf formatında okuyamak için tıklayınız) ve listedeki çeşitli sektörlerden 17 tane yeni nesil fasoncudan biri olarak gösterildi. Böylece REM Elektronik Türkiye’de hem çok başarılı bir birleşme hikayesi yaratmıştır, hem de yeni nesil fasoncu olarak Avrupalı rakiplerinin ayaklarına basarak önümüzdeki birkaç yılda take-over-target (satın alınacak hedef) şirket haline gelecektir.