Yayınlanma Tarihi: 7 Kasım 2011Kategoriler: Haberler

11 Kasım 2011 Cuma günü saat 21:30’da CNN Türk’de sevgili Şirin Payzın’ın programı “Ne Oluyor?” da “Çocuklarda ve Yetişkinlerde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)” ikinci kez işleniyor. Bu kez ben dahil 3 tane DEHB sahibi de programa katılıyor. Bu programı seyretmenizi tavsiye ediyorum. Ayrıca programdan sonra da bu blog yazımı da okumak isteyenler olacağı için oldukça detaylı bir çalışma yaptım.

Ama önce yazımın başlığına döneyim: Infomag dergisi, Kasım 2011 sayısı için benden Steve Jobs hakkındaki düşüncelerimi isteyince, ben de konuya farklı taraftan yaklaştım (haber için tıklayınız) ve “Neden Steve Jobs Olamadım?” Haberin bir bölümünü aşağıda sizinle paylaşıyorum:

Steve Jobs bir ADHD (Attention Deficit Hiperactivity Disorder)’ydi. Yani Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğuna sahipti (http://www.adderworld.com/blog1)  Steve Jobs’daki ADHD’nin ve zeka’nın birleşimiyle nasıl GİRİŞİMCİ, VİZYONER ve MUCİT olduğu ortada. Hırçın, hırslı, doğru bildiğinde israrcı, inatçı, otorite kabul etmeyen bir kişilikti. Benimle çok örtüşüyordu. Ben de bir ADHD hastasıyım (artık bunu hastalık olarak kabul etmiyorlar) ve IQ’um 145. 1985 yılında Steve Jobs Apple’dan kızgınlıkla ayrılıp Next’i kurduğunda ben New York’da ilk patent başvurumu yapmıştım. Param yeterli olmadığı için patenti sonuçlandıramadım ama aynı patent ancak 1999 yılında Almanya’da alındı. Ben dar vizyonumla New York’da acaba fax makinesi gelecekte yaşamımızı değiştirirmi diye sorgularken, benim yaşıtlarım ABD’de ülkenin genine işlemiş özgüven ve vizyon ile önemli girişimlerde bulunmaya devam ediyorlardı.

Peki ben niye bir Steve Jobs olamadım? Çünkü doğduğum coğrafya, aldığım eğitim ve sınırlı vizyon buna izin veremezdi. Aksi zaten büyük bir süpriz olurdu. Ben de bugün kendi çapımda bir GİRİŞİMCİ, başkalarının yalancısı olarak (VİZYONER), aldığım patentlerle ispatlı bir MUCİT’im. Ama ölçek ekonomisi ve yukarıda açıkladığım nedenlerden dolayı zaten Seteve Jobs olma şansım olamazdı. İstesem bile toplum buna izin vermezdi.

Steve Jobs öldüğü gün üzüntüden ağladım. Çünkü hayatımda kendime “Rol Model” olarak seçtiğim çok önemli insanlardan biri eksilmişti. Artık sadece; Babam, Mehmet Emin Karamehmet, Richard Branson, David Neeleman ve Vinod Koshla vardı hayatta. Onların başarılarını, hatalarını ve zaaflarını yakından gözlemleyip Türkiye’nin geleceğini değiştirebilecek bir insan olma isteğimi inatla sürdürüyordum.

DEHB ile zeka arasında bir ilişki olmamakla beraber, DEHB’nin babası sayılan Harvard Psikiyatri mezunu John Ratey MIT’de DEHB olan üstün zekalı öğrenciler üzerinde çalışma yapmaktadır. Ama Hiperaktivite ile zeka’nın kesinlikle bir ilişkisi yoktur. Yani hiperaktif olan zeka geriliğine sahip çocuklar sıkça görülür.

Benim yukarıdaki görüşü paylaşmamda temel bir neden vardı. DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) na sahip Türkiye’de %4-5’lik bir nüfus var. DEHB’ne sahip ama IQ’ları belirli bir ortalamanın üstünde olan kişiler Steve Jobs gibi sonuçlar elde edilebilir: Geçmişte ADHD’ye sahip olan Alexander Graham Bell, Beethoven, Salvador Dali, Leaonardo da Vinci, Thomas Edison ve Albert Einstein da elde ettiği gibi. Unutmayalım ki DEHB’na sahip ama normalin altında zekası olan insanlar hakkında zaten bilgi sahibi olmamız zordur. Onlar ne yazık ki ya aileleri ya da kendileri tarafından izole edilmişlerdir.

Yukarıdaki başarılı insanlara ek olarak, DEHB’na sahip olan David Neeleman’ın hayatından bir kesit alarak bahsetmem gerekiyor. São Paulo’da doğan Neeleman June Morris ile Morris Air’i 1984’de kurdu. Morris Air’i 1993’de Soutwest’e 130 milyon USD’ye sattıktan sonra, Open Skies’in başına geçti. Touch screen havayolu rezarvasyon ve check-in sistemi yazılı yapan bu firmayı daha sonra HP satın aldı. Bunu takiben WestJet havayollarının kuruluşuna aracılık yaptı. Daha sonra JetBlue’yu 1999’da kurdu. Soutwest gibi “low-cost/ucuz” bir havayolu olan Jetblue Ağustos, 2011 itibariyle 11 ülke ve 70 destinasyona uçuyor ve en yüksek rating’e sahip 4 yıldızlı bir havayolu. Yaklaşık 9 yıl yönetimde bulunduktan sonra 2008 yılında JetBlue’nun yönetim kurulu başkanlığını devreden Neeleman Brezilya’da gene “low cost/ucuz” bir havayolu kuracağını açıkladı. Aynı yıl Azul Havayollarını kuran Neeleman 76 uçak siparişi verdi. 2009 yılında Brezilya’da en çok doluluğa sahip havayolu olan Azul (%79.71) aynı zamanda 2 milyon’dan fazla yolcu ile “Dünyada ilk yılında en çok yolcu taşıyan havayolu şirketi” ünvanını da almış oldu. 2011 yılında Azul, Brezilyada iç hatlar pazarının % 9.12’sine (km başına yolcu sayısı) sahip oldu. Neeleman ile en önemli benzerliğim, başladığım işte çok uzun süre kalma eğilimim olmamasıdır.

Benim yazılarımı sık takip edenler buraya kadar DEHB ile ilgili ön bilgiye sahip oldular. Bundan sonra biraz akademik bilgi de paylaşayım ki, isteyenler okuyabileceği gibi, CNN Türk’de yayınlacak program sonrası blogumu ziyaret edecekler DEHB ile ilgili daha çok bilgiye sahip olsunlar.

Beyinde Anteriror (Ön) Dikkat Sistemi, dikkati sürdürmeyi düzenler. DEHB’de prefrontal bölgede yer alan Ön Dikkat Sistemi ve bağlantılı olduğu subkortikal yapılar arasında bozuk ve zayıf sinyal iletişimi vardır. Dopamin ve Noradrenalin DEHB olanlarda normalden daha az aktivite gösterir. Metilfenidat ve anfitamin türü ilaçlar kullanılır.

DEHB, bireyin yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareketlilik, istekleri erteleyememe ve dikkat sorunları ile kendini gösteren bir rahatsızlıktır. DEHB çocukluk ve ergenlik dönemine ait bir rahatsızlık değildir. Çocuklukta bu tanıyı almış kişilerin %30-65’i  erişkinlik döneminde de aynı tanıyı almaktadır.

Rakamlarla DEHB’na bakarsak:

  • Sınıf tekrarlama                      %20
  • Tutuklanma oranı                      %35
  • Uyuşturucu ve madde kullanımı   %25
  • Sigara kullanma oranı                 %15
  • İş değiştirme oranı                   %25
  • Trafik kazası yapma oranı             %50
  • Boşanma Oranı                         %35

DEHB olan erişkinlerde sıkça görülen belirtiler:

  1. İşkolik
  2. Programı her zaman yoğun olan ve bu durumdan bunalan
  3. Kendine hareket edebileceği, aktif işler tercih eden
  4. Yoğun çalışma programıyla evde gerginlik yaratan
  5. Çok konuşan
  6. Başarısızlığa, hayal kırıklığına tahammülü olmayan
  7. Sıkça iş değiştiren
  8. Uzun süreli ilişkiler kuramayan
  9. Çok hızlı araba kullanan.
  10. Bağımlılık davranışa yatkın olan (madde, alkol, kumar, alışveriş, yemek, insan)
  11. Konsantrasyonunu sürdürmekte zorlanan: toplantılar, yapılması gereken okumalar ve rapor yazımları
  12. Sürekli Erteleyen
  13. Zamanı iyi kullanamayan
  14. Düzensiz

Etrafımızda işkolik olan ve programı her zaman yoğun olan kişiler görürüz. Bunlardan biri de benim. Ben aynı zamanda çok hızlı yemek yerim. Yakın arkadaşlarım ve çevrem bana sürekli olarak: “Alphan çok çalışıyorsun, biraz yavaşla. Bak insanların hobileri var. Git balık tut mesela. Yemeği hızlı yeme. Sonra miğden de ileride başka sorunlar yaşarsın.” Bunlar tabii ki güzel nasihatlar. Ama olayın genetik tarafını unutuyoruz. Örneğin ikizlerimizin doğdukları gün süt emme hızlarındaki fark ile bugün yemek yeme hızları arasındaki fark aynıdır. Yani bunun genetik bir etki tetiklendiği aşikardır. Benim balık tutmam “imkansız” bir durumdur. ABD’den motorlu olta bile aldım ki, benim yerime balık tutsun diye. Onda bile kendimi kandırmaya çalıştım. Sonra da bu işin bana göre olmadığını kabul ettim.

ADHD için ilaç tedavisinin yanında Psikoterapi şarttır. Ben yaklaşık 8 yıldır her ikisini de beraber olarak kullanıyorum. Bu süre zarfında aslında kendimde inanılmaz değişikler olduğunu gördüm. Özellikle “sıkça iş değiştiren” yapımı “özel yatırım şirketi” haline dönerek avantaja çevirmeye çalıştım. Böylece yaratıcılığı kullanarak oluşturduğum işlerde belirli bir süre kalarak büyütüyorum (tabii her zaman aynı hızda ve başarıda olmamakla beraber) ve çıkıyorum. Düzensiz kesinlikle olmadığım gibi düzen ve hatta dosyalama konusunda konferans verecek durumdayım. İş ve Pazar Geliştirme yapan bir insan olarak masamın üstünde duran evrak sayısı 10 sayfayı geçmez.

Biraz daha akedemik olarak gidersek DEHB olan erişkinlerde sıklıkla eşlik eden özellikler:

  1. Yeterli düzeyde başarılı olamadığını düşünme
  2. İşe başlamada güçlük,sık sık erteleme
  3. Bir anda bir çok işle uğraşma ve bitirmede güçlük
  4. Aklına geleni söyleme (yeri mi? zamanı mı?)
  5. Büyük heyecanlar peşinde koşma
  6. Boşluk duygusuna ve sıkıntıya katlanamama
  7. Herkesin izlediği yolları ve kuralları uygulamama
  8. Sabırsızlık
  9. Dürtüsellik
  10. Kendini güvensiz hissetme
  11. Sık duygu durum değişiklikleri
  12. Aniden parlama, tepki gösterme
  13. Sık sık parmak çıtırdatma,şıklatma,bir yerlere dokunma
  14. Sık sık iş değiştirme
  15. Strese dayanamama
  16. Zamanı kullanamama
  17. Unutkanlıklar
  18. Sözel ya /ya da fiziksel saldırganlık
  19. Alkol,madde kötüye kullanımı
  20. Yasalarla başının belaya girmesi
  21. İşinden zevk almada güçlük
  22. Hayal kırıklığına uğramış hissetme
  23. Kendi kapasitesine uyumlu bir düzeye ulaşamama
  24. Düşük benlik saygısı
  25. Uzun süredir devam eden mutsuzluk hissi

DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu). Adı “bozukluk” olup ta pozitif tarafı çok fazla olan başka bir bozukluk sanırım yoktur. Örneğin:

  • Enerjiktirler
  • Yaratıcıdırlar
  • Sıcak kanlı ve cana yakındırlar
  • Hoşgörülüdürler
  • Esnekdirler
  • Espri yetenekleri yüksektir
  • Risk almayı severler
  • İnsanlara kolayca güvenirler

Türkiye’de DEHB konusunda özellikle MEB Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü bir çalışma yaparak “DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE/AŞIRI HAREKETLİLİK BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNDE ÖĞRETMEN EL KİTABI” hazırlatmıştır: http://orgm.meb.gov.tr/yayinlar/DEHB_ogretmen_el_kitabi

CNN Türk’de programı seyredip yazımı okuyan DEHB çocuğu olan ebeveynler için 2 önerim var. İlki ekte Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı  Doç. Dr. Mücahit Öztürk’ün ailelere önerilerini içeren yazısını (Yazı için tıklayınız) ve Doğan Kitap tarafından dağıtımı yapılan Doç. Dr. Eyüp Sabri Ercan’ın Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu  kitabını okumalarını şiddetle öneriyorum: (http://www.dogankitap.com.tr/kitap/)

Yıllarca kendimle mücadele ettim. Ailem, öğretmenlerim, arkadaşlarım, ortaklık yaptığım insanlar benim sahip olduğum ADHD hakkında hiçbir bilgileri olmadan zaman zaman doğru, zaman zaman da yanlış yönlendirdiler. Beni üzdüler, benlik saygımın düşmesine neden oldular. Yapmaya çalıştıklarım hep zor şeyler oldu. Yani imkansızı başarmak benim hedefim haline geldi. Zorlandıkça, hırsım arttı. Bugüne kadar başardıklarım hep bu gelişimin sonucudur. Benimle ortak olan insanlar hep kazandılar. Hem para hem de vizyon kazandılar. Ben de ortaklarımdan çok şey öğrendim. Kendimde eksik olan yönleri tamamladım. Yani karşılıklı alışveriş oldu. Bazılarından “what not to do in business” i de öğrendim desem yanlış bir yorum yapmış olmam doğrusu. Onlar bana bu öğretmediler aslında, kendi iş yapma biçimleri bu öğretiyi oluşturdu. Ortaklarım içinde en önemli yeri olan Mehmet Emin Karamehmet, benim hayatımı değiştirdi. Kendisi ile ortak olduğumuz ve benim yönetimimde olan başarısız 3 girişimin üstüne bir de bana (ve ortağıma) 4 milyon USD borç vererek daha önce kaybettiği 12 milyon USD’nin karşısında (ben İDDAA ve Bilyoner’de hisselerimi sattığım döneme kadar) 245 milyon USD kazandı. Şu anda da kazanmaya devam ediyor. Yarattığım şirketlerin pazar değeri 600 milyon USD’ye ve ciroları 4 milyar USD’ye yaklaştı.

Artık şunu biliyorum ki, sahip olduğum tecrübe, eğitim ve terapi ile ben diğer birçok insandan  farklı olarak olaylara daha farklı bakış açısı ile bakabiliyorum. İşte bu yüzden son dönemde “Türkiye’nin geleceğini değiştirmek istiyorum” gibi bir söyleme sahip olmaya başladım. Çünkü bu ülke eğer iyi bir katma değer yaratabilirse çok önemli bir güç olacaktır. Benim de buna önemli bir katkımın olacağını hissediyorum.

 

Detayli Bilgi icin:
www.brightwell.com.tr
Twitter: alphanmanas
www.facebook.com/alphan.manas

Bültene katılın.