Yayınlanma Tarihi: 18 Eylül 2010Kategoriler: Haberler

Milleyet gazetesi İzmir muhabirlerinden sevgili Selda Akhan ile yaptığım röportaj 12 Eylül 2010 tarihinde Milliyet (Haber için Tıklayınız) ve Posta (Haber için Tıklayınız) gazetelerinin Ege eklerinde yayınlandı. Sanırım yer sorunu olduğu için röportajın tamamı yayınlanmamış. Ben de sizinle tümünü paylaşmak istiyorum…….

1.Futbol sezonunun başladığı şu dönemlerde takımların, oyuncuların performanslarını konuşacağımız yerde stad ve saha sorunlarını konuşuyoruz. Hatta gelen yabancı teknik adam ve oyunculara biraz da rezil oluyoruz… Türkiye genelinde bir saha ve stad sorunumuz var bir fütirst olarak bu soruna nasıl bakıyorsunuz? Sizce, sorunun çözümü ne olur?

Türkiye genelinde bir stad ve saha sorunundan ziyade bakış açısı sorunumuz var.

2.Gelelim İzmir’e… İzmir’in stad projesi size yönlendirilseydi nereye, nasıl bir stad dizayn ederdiniz?

Bu projeyi teşekkür ederek geri çevirirdim. Zaten yapılan israrı da anlamak gerçekten çok anlamlı değil. Bence İzmir’in 40,000 kişilik stada değil, 40,000 kişilik bölünmüş kapasiteye gereksinimi var. Yani bana 40,000 kişilik bir kapasite ve koltuk başına 5,000 Euro tahsis edilmiş olsaydı (Örnekköy de yapılacak stad için öngörülen yatırım tutarı ile toplam stad maliyeti 200 milyon Euro olacak); Ben KSK için Örnekköy’e 15,000 kişilik stad yapardım. Aynı şekilde Göztepe için de 15,000 kişilik bir stad yapardım. Zaten Bucaspor’un stadının kapasite sorunu da çözülüyor. Böylece sadece Alsancak stadı için birşeyler yapmaya kaldı.

3.Yer bakımından Alsancak ve Atatürk Stadları’nın yenilenmesi söz konusu olsa hangisine öncelik sağlarsınız?

Demin de söylediğim gibi önce Alsancak stadı için çözüm bulurdum. GSGM ile TCDD arasında yapılacak bir anlaşma, TCDD arsasından yapılacak tahsisle Alsancak stadını büyütürdüm. Teknik olarak incelemedim ama, kapasite aynen Fenerbahçe Arena da yapılan çalışmanın benzeri ile 30,000’e çıkabilir. Bu çalışmalarımı KSK ve Göztepe stadları bittikten sonra yapardım. Atatürk stadı için de Olimpiyat, Şampiyona veya Expo gibi önemli bir olayı beklerdim. Veya bütçem varsa başlardım. Bu söylediklerimde ben “GSGM” olmaktadır. Yani stadların sahipleri kulüpler olmamalı. Uzun dönemli kulüplere kiralanmalı.
Futbol kulüplerinin yaşaması tabii ki önemlidir. Onları yöneticilerin kurumsal olmayan yönetimlerine bırakmamak için devlet ve belediye eliyle yapılacak bir çalışma ile Spor Toto Süper Lig ve Bank Asya Liginde oynayan takımlara arsa tahsisi yapardım. Bu tahsis ile kulüpler kat karşılığı bina, Avm vs yaptırarak çok uzun dönemli gelir akışlarını garantileyebilir.

4.Daha önceki söyleşilerinizde 3.cü bir stad projesinin İzmir’e fazla olacağını düşündüğünüzü belirtmiştiniz, aynı görüş devam ediyor mu?

Yeni yapılan Türk Telekom Arena da 157 loca, 4,850 VIP koltuk var. Bunların yıllık olarak satılması, kombi ve haftalık bilet satışları ile beraber Galatasaray yılda 65 milyon USD gelir elde edecek. Stadlar, gelirleri ve stadların şehir ekonomilerine etkileri konusunda Wolfgang Maening ve Florian Scwartoff’un çalışmaları var. Bu çalışmaları yön verici. Örneğin Arsenal’ın Emirates stadyumu 478 milyon Euro’ya mal olmuş ve 60,355 kişilik. Bu mailyet 3 yıllık gelir ile geri ödenebiliyor. İzmirde yaklaşık 200 milyon Euro’ya yapılacak 40,000 kişilk bir stadın maliyetini karşılaması 30-40 yılı bulur. Bugün Bucaspor, KSK, Göztepe ve Altay seyircileri bırakın loca ve VIP için para ödemeyi, kombi için bile para ödemediği gibi 5 TL’lik bileti bile pahalı buluyor. Bu durumda İzmir’e 3.cü stadı yapmanın bir amacı yoktur.

5.Göztepe’de yönetici olarak salon sporlarında (voleybol) faaliyet gösterdiniz… Göztepe’nin yeterli saha ve altyapıya sahip olduğunu düşünüyor musunuz? Bu konuda yapılabilecekler neler?

Göztepe’de yöneticilik yaptım ve bin kere pişmanım. Öncelikle Kulübün sahipleri ile oturup onların Göztepe ile ilgili uzun dönemli vizyonlarını dinlemem gerekiyordu. Babamın daha önce Göztepe futbol takımı kaleciliği ve sonraki yıllarda da kulübün yöneticiliğini yapmış olması önemli bir değer olduğu için Altınbaş grubu beni bu anlamda önemli bir İzmirli dış yüz olarak düşündü. Ama gelin görün ki Voleybol Şube sorumlusu arkadaşım Sanver Süzek ile bayan Voleybol takımını maliyetlerini tamamıyla kendi cebimizden karşılayarak şampiyon yaptıktan sonra Voleybol şubesini kapattı. O zaman şu sözleri duymak mümkün oluyor: “Şampiyon olmuş bir takımın şubesini kapatmak vizyonsuzluktur. Madem para harcamayacaktın, o zaman o kulübü satın almazdın, veya kulübü satın aldığın gün stratejini seyircin ve basın ile net olarak paylaşırdın.” Bence Göztepe kulübü sahipleri uzun vadeli plan yapıp bu külüple ilgili niyetlerini tam olarak ortaya koymaları gerekiyor. İlk bilgilerle heyecana kapılıp, işlere balıklama atlayan Türkler daha sonra gerçekleri idrak edip “Saldım çayıra mevlam kayıra” stratejesine yöneliyorlar. Ben asıl Göztepe seyircisi için üzülüyorum. Muhalefeti olmayan bir hükümet, gerçek anlamda yönetim kurulu ve denetçisi olmayan bir şirket nasıl başarılı olamazsa Göztepe de bu yönetim şekli ile uzun vadede başarılı olması çok zordur.

6.Olimpiyat ve şampiyonaların zaman zaman ülkelere kazandırmadığı görüşündeydiniz. G.Afrika Dünya Kupası içinde aynı şeyleri düşünüyor musunuz?

Güney Afrika Dünya Kupasından önce isterseniz Türkiye’de yapılacak Dünya Basketbol Şampiyonasına bakalım. Türkiye bu şampiyonaya hazırlanmak için salon inşa etmek zorunda kalmadı. Yani yatırım hemen hemen hiç yapılmadı diyebiliriz. Ama gelir açısından baktığınızda 160 milyon Euro’luk bir gelir bekleniyor. Ülkemiz futbol’a o kadar endekslenmiş durumda ki, onun dışındaki sporlar destek görmüyor. Düşünün İDDAA gibi bir para kaynağı yıllarca sadece futbol için kullanıldı. Şimdi basketbolun hizmetine de girdi. Zaten İDDAA olmasaydı, bugün “4 büyükler ve diğerleri” nakaratını dinlemeye devam ediyor olacaktık.

Güney Afrika Dünya Kupası ile ilgili çok fazla söz söylemeye gerek yok. Dünyada çeşitli medya kuruluşlarında çıkan haber ve yorumları “Google” larsanız, görürsünüz. Ben şampiyona başlamadan söyledim; “Bu şampiyona para kaybeder“diye. G. Afrika devleti 6 milyar USD para harcadı ve bu fakir ülkenin harcadığı bu paralar, maçlardan maçlara bomboş duracak stadyumlara vs gereksiz durağan yatırımlara gitti. Olimpiyat ve Şampiyonalar bir bakıma sonraki yıllarda gelecek turist sayısını arttıracağı söylenir. O da külliyen yanlış. 1998 Seul ile başlayan ve 2004 Atina Olimpiyatlarına kadar yapılan tüm Olimpiyatlar sonrası yapıal ölçümlerde turist sayısı artmamış. Hatta bugüne kadar en iyi Olimpiyat olan Sidney bile 2 milyar USD zarar ile kapanmıştı.

Türkiye’de beni çıldırtan söylem “Milyar USD para kaybetsek de ülkemiz/şehrimiz tanıtılıyor”. Ben de diyorum ki “Siz o parayı savuracağınıza bana verin, bakın bu ülkeye/şehre ne kadar turist getiriyorum”.

Turist marka olmuş bir şehre gelir. İstanbul bir markadır ve zaten iyi pazarlanmaktadır. Ama İzmir marka değildir ve önemli bir hazırlık dönemine gereksinimi vardır. Barselona’nın Olimpiyatlara nasıl hazırlandığına bakarsak bir şehrin pazarlanmasının ne kadar zor ve uzun dönemli bir çalışma olduğunu görürüz. Şehir olimpiyatlara sadece stad, salon ve tesis yapılarak hazırlanmamıştır. Şehrin tüm kimliği değişmiştir. İzmir, Aziz Kocaoğlu gibi bir Belediye başkanına sahip olduğu için şanslıdır. Çünkü sayın Kocaoğlu İzmir’in kimliği ve pazarlanabilir bir şehir olması için çaba göstermektedir.

7.Neden bir yatırımcı ve İzmirli olarak Federasyon ile ortak bir çalışma yapmıyorsunuz? Ya da yapmayı düşünüyor musunuz?

Federasyon haklı olarak hem şampiyona yapmak hem de her şehrimize eşit uzaklıkta durmak isteyecektir. Başkan Mahmut Özgener bir İzmirli olarak Örnekköy’e stad yapılmasına sıcak bakması (ben hem fikir olmasam da) gerçekten İzmirlilik ruhu açısından alkışlanası bir durumdur. Benim Federasyona katkım bir yatırımcı olarak değil de Futurist olarak tabii ki olur. Bugün dünyadaki şirketler yönetim kurullarına Fütüristleri alıyorlar. Ayrıca futbol kulüplerini borç batağından çıkmasına çok önemli destek olan İDDAA projesini bu ülkeye kazandırmış olmamdan dolayı iyi bir referensım da bulunmaktadır. Ben yönetim kurulu üyeliği davetinden önce bu desteğimden dolayı bir basit plaket beklerdim.

8.Bir söyleşinizde, Teknoloji ile stadları farklı ve çok amaçlı boyutlara getireceğiniz, 30.000 kişiye istihdam yaratabileceğinizi söylemiştiniz. Bu tüm Türkiye genelindeki stad ve sahaları mı kapsıyor?

Ben stadları teknoloji ile farklı bir boyuta getiremem. Gelecekte de zaten büyük stadların olmayacağını, evlere tüm gerçekliğin taşınacağını düşünüyorum. “40,000 kişilik stad için 200 milyon Euro harcayacağınıza bana o parayı verin İzmire getireceğim yatırım ile o stadı dolduracak kadar istihdam yaratayım” dedim. Aynı söylememi tekrarlıyorum. 200 milyon Euro ile İzmir bir marka haline gelir ve her yıl artarak gelecek turist ile inanılmaz bir istihdam sağlanır. Ben bu söylemi yaptığımda “Elektrikli Araba” için üretim yeri konusu gündemdeydi. Bu örnekte bilr söylediklerimde haklı olduğum açıkça görülüyor.

9.Sizin eklemek istediğiniz ya da çağrı da bulunmak istediğiniz söylemleriniz neler?

İzmirdeki özellikle çok seyircisi olan köklü futbol külüplerinden birine mutlaka yabancı bir yatırımcı gelmelidir. Göztepe bu şansını yerli bir yatırımcı ile kullanmıştır. Ama KSK’nin bu şansı hala mevcuttur. Bana bu görev verilse seve seve yapardım. Göztepe’den sonra KSK yönetim kurulunda onlara destek olmak isterdim. Göztepe bayan Voleybol takımı için KSK bayan voleybol takımından kiralık oyuncu bile almıştım. Belki de 2 kulübün düşmanlıktan uzaklaşmasını sağlayabilirdim.

Bültene katılın.