Gelecek denince akla önce “Meslekler” geliyor. 2004 yılında MediCat konferansında bu konuda yapmış olduğum yorum, teknolojinin gelişmesine bağlı olarak “Şansal Büyüka ve Erman Toroğlu’nun uzun dönemde pozisyon yorumlamayacak olması”ydı. Çünkü gelişen teknolojiler, bunu insanların elinden er veya geç alacaktı. Ama buranın Türkiye olduğunu gözden kaçırdım. Yukarıdaki resimdeki gibi, 5 tanınmış yorumcumuzun, maçların videosu olmadan, saatlerce pozisyon yorumlayacak yeteneğe sahip olduğu bu ülkede zaten teknolojiye gerek yoktu. Şaka bir yana, yukarıdaki örnekteki gibi Türkiye’nin dinamiklerinin çok farklı ve dünyaya baktığımız pencere’nin aslında o kadar dar olduğunu görmemek mümkün değil. Dünyanın değişimini görme konusundaki zafiyetimiz son olaylarda iyice ortaya çıktı. Hala meydanlara seçmen toplayarak politik güç elde etme alışkanlığımızın değişmediğini görüyoruz.
Dış poliitikamızı belirlerken bazı dinamiklerin artık değiştiğini görmek lazım. Örneğin İsrail ile ABD arasındaki vazgeçilmez dostluk bile artık sorgulanıyor. New York Times’dan Musevi olan Roger Cohen: http://en.wikipedia.org/wiki/Roger_Cohen ABD’nin İsrail politikasını inanılmaz eleştiriyor. Bu hafta Bloomberg International’da tekrar yayınlanan 2010 yılı Şubat ayı programı öncesi, dış dünya ile daha yakın New York’luların %33’ü “ABD’nin İsrail ile olan özel anlaşmasını durdurması” yönünde düşünürken, program sonrası bu rakam %49’a çıktı. İlginç olan ise program öncesindeki kararsızların %25 olan oranının, program sonrası %4’e düşmesiydi. Düşünseniza artık ABD-İsrail dostluğu, Kuzey Kore-Çin, Rusya-Suriye’nin kayıtsız-şartsız dostluklarının yakında ortadan kalktıklarını da göreceğiz.
Gelecekte seçim sistemleri de değişecek. Her bireyin mobil erişimi sayesinde seçimler tek seferlik yapılmayacak. (Bu dünya için geçerli. Türkiye’deki yukarıdaki fotoğraftaki gibi olabilir) Örneğin her 6 ayda bir ara değerlendirme olacak. Özellikle balık hafızasına sahip, kararsızlığını zirvesinde olup sandık başında bile karar veren Türk’ler için bence bu durum iyi haberken, siyasiler için kötü haber. Hele ülke ekonomisi için muhteşem bir haber.
Görünen odur ki, resimdeki 5 yorumcu Türkiye için iyi bir örnek: “ Tam görmeden yorumlamak”. Daha da kötüsü, bizdeki hastalık, olayları kendimizin görmek istediği şekilde yorumlamamızdır. Çünkü Galatasaraylı yorumcu ile Fenerli yorumcunun Fener’li futbolcunun neden olduğu penaltıyı yorumlaması arasındaki tutarsızlığı görünce hep kendi kendime “siyasilere oylarımızı da böyle vermiyormuyuz?” diyorum. “Partimizin lideri asla hata yapmaz. Onun söylediği her şey doğrudur.” diyen bir seçmen ile açık oturuma çıkarsanız Fenerli futbolcunun penaltısını beraberce yorumlar ve biriniz penaltı, diğeri de olmadığı konusunda karar verir.