Geleceğin Alışveriş Merkezleri için birçok fikir var. Bu fikirlerin kesişme noktası ise kapalı ve büyük mekanlar olacakları. Zaten şu andaki merkezler de bu konseptin ürünü. Şu anda ulaşımın kolay olması açısından metro durak çıkışlarına yapılan bu merkezler gelecekte havaalanı yakınlarına hatta içlerine taşınabilecekler. Yolcu sayılarının artması havaalanlarının bu trafiği kontrol edemez hale gelmesine doğal olarak ta kalkış ve iniş slot (izin) larını ihale ile yapmasına neden olacak. Bugün Londra Heatrow havaalanından yıllık £ 1 Milyar bu yolla gelir bekleniyor. Bu durumda havayolları bunları karşılayabilmek için birleşecekler, ucuza uçuran şirketlerde daha küçük havaalanlarına yönelecekler ve transit yolcuların havaalanlarında harcayacakları bolca zamanı olacak. Bu zamanı yolcuları alışverişe yönlendirebilmek önümüzdeki yüzyılın en karlı işlerinden biri olarak tanımlayabileceğimiz olan havaalanı işletmecileri için en büyük gelir kaynağı olacak. Mekan nerede olursa olsun yerin üstü yerin altından her zaman daha ucuz kiralanacak. O yüzden vitrin ve depoların birbirlerinden ayrılacağını düşünüyorum.
İnternet üzerinden yapılan alışverişin %100’e ulaşıncaya kadar insanların sevdikleri ürünleri deneyerek almaya devam edeceğini biliyoruz. Bir spor giyim mağazası örneğini ele alırsak; müşteri önce ayağının tam ölçüsünü (eğer mağazada kayıtlı değilse) “Elektronik Numara Ölçüm Cihazı” aracılığı ile mağaza merkezi sistemine iletecek. Sonra karşısındaki ekranda tarayarak beğendiği ayakkabının renk ve/veya desen opsiyonunu da gene karşısındaki ekrandan seçecek. Merkezi sistem yerin altındaki tam otomatik ve insansız depo’dan istenen ayakkabıyı müşterinin bulunduğu kabine transfer borusundan pünomatik fırlatma ile yollayacak. Müşteri giyip beğendiği taktirde ödemeyi kabindeki otomatik ödeme noktasına yapıp mağazadan çıkacak. Eğer beğenmezse ayakkabıları kutuya koyup depo ya geri gönderecek. Basit önlemler olarak; geri göndermediği taktirde kabin kapısının açılmaması, ayakkabılarının karışmaması açısından her ayakkabı tekinde RF tag bulunması ve tag’in okunarak transfer borusunun açılmasını sayabiliriz. CRM uygulamaları açısından müşterinin zevklerine ve daha önceki alışverişlerine göre ürün ve renk önerileri gene kabindeki ekrandan müşteri ile interaktif olarak yapılabilecek. Bu arada böyle bir sistemde satılacak ürünlerin çok iyi depolanabilmesi açısından paketleme şekilleri önem kazanıyor.Örneğin Türkiyede piyasaya sürülen T-Box ürün ailesi depolama açısından muhteşem kolaylık sağlıyor. O yüzden Boyner grubunu böyle bir vizyona hizmet ettiği için şimdiden kutlamak gerekiyor.
Sağlık Merkezlerinin Alışveriş Merkezleri ile iç içe geçeceği konusundaki inancıma dayanarak özellikle check-up’ların da çok rahatlıkla yapılabileceğini düşünüyorum. Alışveriş merkezinde bulunan gelişmiş bir sağlık ünitesi, müşterilerin istedikleri anda sağlık kontrolünden geçmelerini ve acil durumlarda hızlı müdahale edilebilmesini sağlayacak. Retina tanıma veya benzeri biyometrik tanıma yöntemleriyle her kullanıcıyı tanıyan ve kişisel bilgileri merkezi olarak saklayan sistem, aynı kullanıcı tekrar kontrole geldiğinde, vücudun son durumunu daha önceki tarama kayıtları ile karşılaştırarak, değişiklikleri ve rahatsızlıkları saptayacak. Tarama sonuçları on-line aile hekimine gönderilerek gerekli tedavi metodları ve reçeteler hazırlanacak. Reçeteye bağlı olarak ilaçların sağlanması gene ayakkabı örneğinde olduğu gibi ilaçların Ecza Otomatı (yerin altındaki insansız tam otomatik depo ve pünomatik transfer borusu aracılığı ile) olacak. Ayrıca Kontrolden geçen kişi sağlık durumu ile ilgili olarak bilgilendirilip eğer akıllı sağlık kartı varsa ona da işlenecek. Bu sistemin kullanıldığı yıla göre akıllı sağlık kartına gereksinim kalmadan her şeyin on-line alınması da mümkün olabilecek. Ayrıca kan alma cihazın deriye basit teması ile sağlanıp yapılacak ve test sonuçları anında alınacak.
Vücut taraması için çeşitli yöntemler söz konusu: Tera-hertz (T-Işınları) adı verilen ve günümüzde yeni geliştirilmekte olan yöntem, Pet ve Elektron Tomografi. T-Işınları ile yapılan kontroller, diğer tekniklerin “göremediği”, derinin birkaç milimetrelik derinliğine nüfuz ediyor. X ışınları ve MRI taramaları daha derin dokuları gösterdiği halde, optik görüntüleme, esasen yüzey özelliklerini gösteriyor. T-ışınları iyonize edici olmadıkları için, X ışınları gibi aynı sağlık risklerini taşımıyor .
T-Işınlarının kanseri teşhis etmede kullanılmasına dair umutlar, Cambridge’de bulunan TeraView adında bir firma tarafından, doku örneklerinde yapılan deneylerle artmıştır. Firma, şimdi insanlardan elde edilen ilk T-Işını görüntülerini sunmaktadır. Bu görüntüler, deri kanserlerinin, yüzeyin altında bulunan ve doku alınmadan görülemeyecek olan uzantılarını göstermektedir. İşte bu çalışmadan yola çıkarak bu ışının gelişmiş olarak kullanılacağını düşünüyorum.
Vücut Taraması sisteminin bir diğer yönü ise, kişinin periyodik sağlık kontrolünü sigorta şirketinin takip etmesi. Şayet müşterinin, sigorta kayıtlarına göre periyodik sağlık kontrolüne girmesi gerekiyorsa, Alışveriş Merkezine giren müşteri bir mesaj aracılığıyla bilgilendirilerek kontrole davet edilecek.
Gelecex Kasım 2003