Yayınlanma Tarihi: 13 Aralık 2010Kategoriler: Haberler

ESL
ESL (Electronic Shelf Label – Elektronik Raf Etiketi) 2000’li yıllardan önce benim çok yakından izlediğim bir Pazar olmuştu. O zamanlar Internet yaygın olarak kullanılmadığı, dolayısıyla firma/ürün bilgileri bizlere bugünkü hızda ulaşamadığı için, fuarlar bizler için tek bilgi kaynağıydı. Ben bir fuar ve konferans kurdu olarak bu pazarı çok yakından takip ediyordum. Yıllar 1997’yi gösterirken pazardaki oyuncu sayısı hakkında çok fazla bir fikrim yoktu. O günkü bilgilerime göre İsveç’li Pricer ve İsrail’li ELDAT’ı tanıyordum. Pricer RF (Radyo Dalgaları) ile bilgi iletişimi gerçekleştirirken ELDAT ise IR (Infrared) teknolojisi ile bilgi iletişimini gerçekleştiriyordu.

İsveçli Pricer ABD’de Nasdaq’da halka açık olarak ESL (Elektronik Raf Etiketi) konusunda en başarılı olan firma oldu. 1991 yılında kuruldu ama ilk mağaza kuruluşunu 1996 yılında Metro mağazalarında yaptı: http://www.pricer.com/templates/Page.aspx?id=86. Şu ana kadar 40 ülkedeki 200 mağaza zincirinin 5,800 mağazasında 70 milyona yakın ESL kurdu ve bu sayı ile dünya pazarının %55’ine sahip oldu.

İsrail’li ELDAT 1993 yılı sonunda savunma sistemleri için iletişim teknolojileri geliştirmek için kurulmuş, daha sonra yönünü ESL (Elektronik Raf Etiketi) tasarlayıp üretmeye çevirmiş bir firmaydı. İlk mağaza kuruluşunu da 1996 yılında yapmıştı. Teknolojisinin çok kabul görmemesi, iç pazarının güçlü olmaması ve uzak pazarlara erişimde başarılı olamaması nedeniyle Nisan 2006 da $40 milyon’a Pricer tarafından satın alındı: http://www.sevanco.net/news/news_pfv.php?id=1013. Satın alınma nedeni biraz da müşterilerine Pricer’ın sahip olma isteğiydi. Böylece Pricer firması bu satın alma ile Pazar payını bir anda büyütüp satın alma ile harcadığı paranın fazlasını borsadan piyasa değerini arttırıp kazanmış oldu.

Yıllar geçtikçe tabii başka ülkelerin ve firmaların varlıklarından haberdar olduk.

Ishida firması 1998 yılında çıkardığı ürünle Japonya’daki ilk ESL (Elektronik Raf Etiketi) üreten firma oldu: http://www.ishida.com/company/history.html

Avustralya’ya gelince, ILID firması ilk test uygulamasını 1998 de 40,000 ESL (Elektronik Raf Etiketi) ile yapmıştı: http://www.hotfrog.com.au/Companies/ILID-Electronic-Shelf-Labels. Aynı firma 2009 yılında $715 milyon ciro yaparken 4,200 çalışanı bulunuyor: http://www.ilid.com.au/about-us.php. İşin ilginç tarafı ise ILID sadece ESL (Elektronik Raf Etiketi) işi yapıyor. Gartner’ın 2009 yılı raporuna göre ILID, IBM ve Accenture’un arkasından Avustralya’nın en büyük ve en başarılı firması olarak gösterildi.

Kanadalı Telepanel firması 1995 yılında ESL (Elektronik Raf Etiketi) tasarlamaya karar verdiğinde Royal Bank Capital Corp. Aracılığıyla $3 milyon’luk tahvil ihraç ederek bunu başarmıştı: http://findarticles.com/p/articles/mi_m0EIN/is_1995_June_16/ai_17061152/ Şimdi Telepanel firması IBM ile işbirliği yapıyor ve IBM’in satış kanalını kullanıyor.

ABD’li ERS (Electronic Retailing Systems International, Inc.) firması (15 Temmuz 1998 yılında ilk ESL (Elektronik Raf Etiketi) satışını Stop & Shop süpermarketlerine yaparak ESL pazarına adım atmıştı: http://www.highbeam.com/doc/1G1-50168515.html

NCR, ESL (Elektronik Raf Etiketi) ürünü RealPrice’ı uzun süre destekleyerek satmaya çalışmasına rağmen istediği fiyat hedefini tutturamayınca üretimini 2008 de durdurdu.

Pazar bakıldığında ESL (Elektronik Raf Etiketi) kuruluşlarının 1997 yılından itibaren dünyada duyulduğunu görmek mümkün oldu. Ben bu pazarın çok önemli olduğuna karar vererek 1998 yılı sonundan itibaren ürün geliştirmek için çaba göstermeye başladım. Türkiye’de böyle bir tecrübe ve istek ile karşılaşamadım. Yönümü yurt dışına çevirip AMR (Uzaktan Sayaç Okuma) teknolojisini beraber geliştirdiğimiz İngiliz teknoloji ortağımız ATL’e gözümü çevirdim. AMR (Uzaktan Sayaç Okuma) ve İngiliz ATL firması ile ilgili tecrübelerimi ekteki link’de görebilirsiniz: https://www.alphanmanas.com/?s=Sayot

ATL hemen bir çalışma yapıp benimle paylaştı (Maili görmek için Tıklayınız). Fiyat ilk etapta gerçekten çok iyiydi. İki rakibin satış fiyatları çok yüksekti ama biz bir marka değildik ve Türkiye gibi Mağaza Otomasyon pazarının gelişmediği bir ülkede bulunuyorduk. Daha önemli olan kusurlarımız vardı örneğin: İş Melekleri (Melek Yatırımcılar), Risk Sermayesi ve Girişim Sermayesi yoktu. İsrail gibi savunma sanayi desteklenmiyordu. Daha da kötüsü savunma sanayi devi olan Mehmetçik Vakfı’nın sahip olduğu 4 firma, rakip oluşmasın diye küçük firmalara yaşam hakkı da tanımıyordu (sağolsunlar hala öyleler). Peki ben hangi cazibemi kullanarak fon yaratıp bu işe girebilirdim? Diyorum ya hep: “İzmir değil de Mountain View’da (Google’un merkezinin bulunduğu silikon vadisi şehirlerinden biri) doğmuş olsaydı durumum farklı olur” diye. İnanın haklıyım. Ama ülkemi artık terk etme niyetim de yok. Ya bu ülkeyi adam edeceğiz, ya da edeceğiz. Başka yolu yok.

Habertürk gazatesinde 20 Eylül 2010 da Kutlu Esendemir imzası ile yayınlanan röportajımda (Röportaj için Tıklayınız) “Türkiye katma değeri arttırmak için teknoloji devrimi yapmalı” demiştim. Çok haklıyım ve bu haklılığım da bu ülke hızla büyür (GSMH), bu büyüme yüksek cari açık ile sürdürülür, Çin gibi ülkeler yarattıkları cari fazla ile ülkelerin kendi ülkeleri dışındaki yatırım toplamının %7’sini alarak büyümeye devam ederlerse, Türkiye’nin meşhur 2023 yılı hedefi ne yazık ki “Teknoloji Sömürgesi” olmak olacaktır.

Bültene katılın.