Yayınlanma Tarihi: 27 Eylül 2010Kategoriler: Haberler

Programla beraber acımasız eleştiriler hemen başladı. Türk halkında sabır yok ya, daha ilk bölümde program ile karar verilmiş oldu: Kötü. İlk tepki bizlere yani yatırımcılara: Yok efendim İngilizlere hiç benzemiyormuşuz da; çok kötüymüşüz. Kimisi katılımcılara iyi davranıyoruz diye kızıyor, kimisi kötü davranıyoruz diye. Yani yaranma şansı yok. İzmir’de çok güzel bir laftır “Ne kaaa ekmek o kaaa köfte” diye. Elimizdeki ekmeğe göre köfte yapmayı öğrenmemiz gerekiyor.

Eleştirenlerin çoğunun gönlünde bir yatırımcı adayı var. Onlar da bu adayların isimlerini sıralamışlar. Benim adımın geçtiği birkaç yer gördüm. Ama adaylar arasında Cem Boyner ve Ali Sabancı da vardı. Öncelikle bu 2 işadamının programa yatırımcı olarak katılması format gereği mümkün değil. Çünkü format diyor ki: “Yatırımcı birinci nesilde başarı elde etmiş olmalı. Yani serveti aileden gelmemeli”. Sevgili Ali Sabancı’nın dediği gibi “Ben annem’den zengin doğduysam ne yapayım?” durumu söz konusu olunca onlar bu programa katılamıyorlar. Sevgili Rauf Ateş’te Posta’daki 24 Eylül 2010 tarihli köşesinde bu noktayı atlamış (Haber için Tıklayınız). Ayrıca adayları arasında Demet Sabancı Çetindoğan’ı da gösterince, ben ona fazlaca torpil geçtiğini düşündüm. Bu ülkenin rol modellere ihtiyacı var. Türkiye’nin sayılı zenginleri meyve kasası üreterek gençlere rol model olamazlar. Nasıl bu ülke lider çıkarmakta zorlanıp emeklilik çağı çoktan geçmiş eskileri hala “Lider” diye benimsemeye devam ediyorsa, aynı hatayı da buralarda yapmamamız gerekiyor (Bu örnek Mehmet Emin Karamehmet gibi aileden zengin gelip, bu zenginliği girişimciliğiyle çok daha ileri götürmüş ve benim Rol Modelim olan girişimcileri kapsamamaktadır).

Bana gelince; Sıfırdan nasıl şirket yaratılır?, Nasıl büyütülür? ve Nasıl satılır? konusunda kendimi kanıtlamak için daha fazla ne yapmam gerektiğini bilemiyorum. Bu da yetmediği gibi, yılda en az 2,000 öğrenciye “Girişimci nasıl olunur?” diye konferanslar verip, geçmişte yaptığım hataları paylaşıyorum. Bana her yıl gelen ve incelediğimiz projenin sayısını hatırlamam mümkün değil. Tabii değerlendirme yaparken duygusal olabiliyorum, gözümden kaçabiliyor.

Sonuçta Dragons’ Den bir TV programı. Biz bu programda katılımcıları o anda görüyoruz. Çoğu zaman hakim olmadığımız konularda birkaç soru ile yatırım kararı verip-vermiyoruz. Bize 15 dakika telefon veya internet araştırması hakkı verilse, belki bazı soruları bile sormadan karar veriyor olacağız. Ben diğer arkadaşlarıma nazaran daha şanslıyım. Çünkü NTV Türk Mucit’e katıldığım için TV tecrübem daha fazla. Dolayısıyla yayın sayısı arttıkça TV tecrübeleri (yatırımcı tecrübeleri değil) de artacağı için tüm arkadaşlarım dahil hepimiz İngilizleri aratmayacağız. Ayrıca, her katılımcı için ortalama 35-90 dakika arası çekim yapıldığını ve bu çekimlerin sonra montajlanarak 4-8 dakikaya indirildiğini de hatırlatmamda yarar var. Montaj ekibi, yönetmen eşliğinde bunu yapıyor. Belki bazı önemli kısımlar gözden kaçıp, konmuyor olabilir. Ama bunun da 3. programdan sonra düzeleceğini, yani onların da hem bizlere hem de formata uyum göstereceğini düşünüyorum.

Bültene katılın.