Yayınlanma Tarihi: 5 Aralık 2011Kategoriler: Haberler

TOBB Genç Girişimciler Üst Kurulu üyesi olarak davetli olduğum ama son 2 hafta sonunu seyahatlerde geçirdiğim için gidemediğim “Girişimcilik, Değerler ve Kalkınma: Küresel Gündem” konulu II. Küresel Girişimcilik Zirvesi 5 Aralık 2011 akşamı bitiyor. Ben de son güne (Pazartesi) katılım sağlayacağım. Bu zirvede ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden bir konuşma yaptı. Son dönemlerde sıkça ortaya çıkan bir söylemi o da tekrarladı: ‘Yeni Jobs Türkiye’den çıkacak’. Öncelikle Türk halkı ABD’nin bir Başkan Yardımcısı olduğunu öğrendi. Herkes, varsa da bunun Hillary Clinton olduğunu düşünüyordu. Neyse söylediklerinin arasında beni gururlandıran, örnek olarak verdiği 2 Türk girişimcisinden biri olan B-Fit’in kurucusu  Bedriye Hülya’nın benim çok yakın arkadaşım olmasıydı: http://ekonomi.milliyet.com.tr/-yeni-jobs-turkiye-den-cikacak-/
B-fit Türkiye’nin ilk ve en büyük kadınlara özel spor ve sağlıklı yaşam merkezi zinciri. Kadın girişimciliğini destekleyen, kadınlara istihdam sağlayan, kadınlara özel bir franchising sistemidir.

Ben bu hafta sonu Cumartesi günümü İzmirde toplantılarla geçirirken bir ara D&R’a uğrayıp Bloomberg’de yayınlanan Dragons’ Den programında 2 sezonu beraber geçirdiğim sevgili Baybars Altuntaş’ın kitabını aldım ve hemen yanında bulunan cafede inceleme fırsatı buldum. Aslında tam bir tesadüf olmuştu. Çünkü Baybars’ın da ABD Başkanı Barack Obama ile girişimcilik üzerine bir anısı vardı. Joe Biden’da aynı konuda konuşunca birşeyler paylaşmaya karar verdim.

Baybars Altuntaş’ın kitabının adı “Otobüsten İndim BMW’ye Bindim”. Kitap 11. basımını yapmış ve “Çok Satanlar Listesi”nde Steve Jobs’ın kitabını geçmişti. Kitabın akışı ve konuların işleniş biçimi gerçekten çok güzel. Girişimcilere verilen öğütler de çok çok faydalı. Bu bakış açısıyla kitap gerçekten güzel. Ama ben belkide kimsenin şu ana kadar yapmadığı birkaç yorumu da yapmak istiyorum. Bence Baybars “BMW’ya erken binmiş”. Çünkü kitabın içindeki başarı hikayeleri ağırlıklı olarak “Girişimcilik” üzerine değil de biraz “Girişkenlik” üzerine. Benim onunla katıldığım konferans ve konuşmalarda paylaştığı, onun tanıyan arkadaşlarımın benimle paylaştığı veya şahsi sohbetlerimizde kendisinden aldığım bilgilerle kitapta paylaştığı bilgiler arasında bazı farklılıklar var. Özellikle Dragons’ Den programı esnasında yapılan yatırımlar ve ortaklıklarımız ile ilgili olanları sizinle paylaşayım. Baybars Altuntaş, benim, Nevzat Aydın, Gamze Cizreli ve Yalçın Ayaydın’ın ortak kararı ile hem Drago (www.drago.com.tr), hem de Inploid’deki (http://www.facebook.com/manas.alphan?ref=tn_tnmn) ortaklıklarından ayrıldı. Çünkü birbirimizi tanıdıkça ortaklık yapamayacağımızı anladık. Her iki firmaya bugüne kadar 1.5 milyon TL’den fazla yatırım yapıldı. Her iki yatırımda küçük ortaklarımız olan Serkan ve Hakan Köse ile Göksel Mumcu’nun hisseleri her türlü sermaye artışına kadar ortaklar sözleşmesi ile korunduğu için hisselerini kaybetmediler ve kaybetmeyecekler.

Bence Baybars Altuntaş gençlerin idolü olmuştur ve olmalıdır da. Çünkü günün sonunda bir başarı hikayesi vardır. Ama şu sorularımın cevabını da vermelidir:

  • Şu ana kadar Dragons’ Den’de kaç şirkete ne kadarlık yatırım yapmıştır?
  • Yatırım yapamamasının sebebi karşı taraf ise, bunun arkasında fazla yatırım yapma isteğini gösterme popülerliği mi vardır?
  • Bugüne kadar yaptığı girişimlerle yarattığı değer (şirket değeri, istihdam vs) nedir?
  • Franchise Derneği yönetiminde bulunduğu sürece kaç tane Franchising anlaşması yapmıştır ve kaç tane Franchise’ı olmuştur? Mesela yukarıda adı geçen B-Fit’in 4 yılda 160’ın üzerinde Franchise’ı (şube) olmuştur.

Yukarıdaki soruların cevaplarını ben biliyorum. Ama sizlerin de bilmesi gerekiyor. Bundan sonra sevgili Baybars’ın önü açık. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yeni yönetmeliği ile Deulcom çok sayıda Francise anlaşması yapacak. Baybars, belki başka alanlara da yatırım yapacak ve büyüyecek. Bence o zaman bu kitabı yazmalıydı. Çünkü o zaman her kitle için daha anlamlı olurdu. Zaten hikayenin anlamlı olabilmesi için arkasının dolu olması gerekiyor.

Baybars Altuntaş bana geçmişten bir esinti verdi. Ortak konu: ““BMW”. 2001 Ağustos ayında BMW yeni 7 serisini 2002 model olarak piyasaya sürdü. Bu sırada ortağımla ikimiz Opel Vectra kullanıyoruz. O dönem Mehmet Emin Karamehmet ile ortaklıklarımız sürüyordu ve ona borçluyduk. Mehmet Emin Karamehmet, benim o yıllarda proje çalışmasını yaptığım Digiturk binasına Peugeot 507 ile, hem de kendisi kullanarak gelirken, benim BMW 745 iL, o zamanki şöförüm Ercan Kılıç ile Digiturk binası önünde duruyordu. Ben Mehmet Emin Karamehmet’in geliş zamanlarını bildiğim için arabayı o saatlerde çok gerilerde tutuyordum. Hani adamcağız arabayı görse ve sorsa “bu kimin arabası” diye, ben utançtan yıkılacağım.

İşte böyle; ben de “BMW” ya erken binmiştim.

Bültene katılın.