Yayınlanma Tarihi: 28 Temmuz 2013Kategoriler: Haberler

Kanaat Önderi tanımı için İTÜ Sözlük’te “memento” rumuzlu arkadaşımız John Stuart Mill’den alıntı yapıp, onun tanımının Türkçesini koymuş: ‘Kitleler, artık ruhani liderlere (bizde imam), yüksek mevkidekilere (siyasetçi veya bürokrat), göstermelik liderlere ya da kitaplara sorarak/bakarak fikir edinmiyor. Düşünme eylemi onlar adına, tıpkı onlar gibi olan ve onlar adına konuşan insanlar tarafından bir anda yapılıyor…

Bugünlerde haber kanalları en ucuz yapımcılık maliyetine sahip olan Açık Oturum, Tartışma ve Birbirine Girişme programlarını tercih ediyorlar. Bu programlara katılanların çoğunun katkıları farklı oluyor. Bazıları ne söylenirse söylensin konuyu manipüle ederek, katılımcı ve seyircilere oturumun içeriğinin bile ne olduğunu unutturacak yeteneklere sahipler. Bunlara örnek olarak AKP Adıyaman Milletvekili Metin Metiner’i verebiliriz. Bazıları, konu hakkında konuşma yapan kişinin eşkâlinin, geçmişte maruz kaldığı tecavüz vakasındaki kişinin eşkâline benzediğini düşünüp karşı tarafa saldırıya geçiyorlar. Burada verilecek oldukça isim var. Sadece kadın değil, erkekler de mevcut. Bazıları terbiyesinden kendilerine verilen sürenin ancak 1/3’ü kadar konuşabiliyorlar. Buna da örnek olarak MHP milletvekili Özcan Yeniçeri’yi verebiliriz. Yeniçeri gibi karşısındakine saygıyı ön planda tutanlar, ağızlarını açtıklarında başkaları tarafından “benimki çok kısa” diyerek araya girmelerle konuşmalarına devam edemiyorlar. Demek ki açık oturumlarda veya tartışma programlarında sizinki (cümleleriniz) kısa ise inanılmaz avantajınız var. Paso araya dalabilirsiniz. CHP milletvekili Haluk Koç var. Kinaye Milli takımında adı geçen isimlerden biri gibi gözüküyor (kinaye en mizahın en alt katmanıdır). BDP de ise, söylemi yapanın yanında diğer eş-başkanlar yer alması nedeniyle, sarf edilen cümlelerin kimin ağzından çıktığı pek anlaşılmıyor.

2005 yılında “Yorum Farkı” adıyla başlayan ve Mehmet Barlas ile Emre Kongar’ın konuk olduğu programın çakmalarının TV camiasına intikal etmesi ile elbette renklilik yaşanmaya başladı. Dışarıdan bakınca dövüş varmış gibi algılanan ama gerçekte dövüş olmayan “Amerikan Güreşi” tadında olan bu programlar önceleri bu formatını korudu.

ailenizin-fikir

 

Daha sonra sahneye Akif Beki çıktı. Beki, CNN Türk Arena’da ilk maçını Ayşenur Arslan’a karşı kazanıp finale çıkmıştı: http://videonuz.ensonhaber.com/izle/aysenur-arslan-ve-akif-beki-nin-canli-yayin-kavgasi 24 Temmuz’daki final maçı gerçekten çok heyecanlı geçti: http://www.youtube.com/watch?v=p5pUDIUm624 Rakip Aslı Aydıntaçbaş’tı. Aydıntaçbaş, bilgili ve güçlü bir rakipti. Beki yoruldukça eksen kayması yaratıyor ve rakibini yere seriyordu. Maç çığırından çıkıp, yerde “biz kadın gazeticilere hep bunu yapıyorsun” diyerek yatan Aydıntaçbaş’a Akif Beki’nin yukarıdaki resimdeki gibi yukarıdan yaptığı bindirme gelince, CNN Türk Arena “acaba maça müdahale etsek mi?” diye düşündü ama “seyirci bunu seviyor” bilinçaltı mesajı ile yayına devam etti. Beki yere o kadar kötü düştü ki, her ikisi yere yapışıp kaldılar.

Vatandaş, TV’nin karşısına geçmiş, kanaat lideri tadında olan, bir başka deyişle, “o konuda akla gelen … isimden biri olan” insanların bakış açılarını takip edip, konu hakkında kendi yorumlarını oluşturuyorlar. Yani kendi fikirlerini bir nevi sınava sokuyorlar. “Education Free” (eğitimden arınmış) bir toplum olarak başkalarının bizi yönlendirmesini tercih ediyoruz. Türkiye, liderlerine bağlılık yemini yapma seviyesine gelmiş bir toplum olduğu için, onun fikirleri bizim fikrimiz olduğuna kanaat getirdiğimiz bu kanaat önderi, bizi tümüyle kontrolüne alır. Ben bu söylemimi tüm parti liderleri için yapıyorum ve onları da asla bu konuda eleştirmiyorum. Çünkü sorun onlarda değil halkın kendisinde. Evlendirme programlarını seyreden kadınların %85’inin evli olduğu (yanlış anlaşılmasın, evlenmek için değil meraktan seyrettikleri için) bir ülkede beklentileri de yükseltmek sonra hayal kırıklığı yaratıyor. Nhat Doğan’ın Survivor’da annesini özleyip ağladığında, gözlerinden yaşlar gelen binlerce insan olduğuna bahse girerim (Sormadan söyleyeyim. Malzeme toplamak için arada bir ben de seyrediyorum).

Bugün gelinen nokta şudur: Taraf olmak zorunda olduğu içgüdüsü ile hareket eden fikir liderlerinin ne zaman ne söyleyecekleri artık ortadadır. Söyledikleri de ne yazık ki zevk vermemektedir. Taraf olmamaya gayret edenler ise, sınır ihlallerinde önemli cezalar oluğunu bildikleri için, uluslararası sularda hiçbir taraf sınırına girmemek için elinden geleni göstermekte ama yarış kazanacak bir performansın dışına çıkmaktadırlar. Bazıları ise taraf olmaktan sıkılıp, eskiden tarafı olduğu sınırın mayınlı bölgesinde sek-sek oynamaya başlıyor. Bu kişilerin gazlarının tümünü almadan dinlemeye kalkan vatandaşın mutfağa koşup, ekmek bıçağını kaptıktan sonra sokağa fırlayası gelmesi an meselesi.

Sınıra yakın bölgeden yayın yapan Halk TV’yi seyredenler olayların geçtiği bölge konusunda şüpheye düşüp, olayların sınırın öbür tarafında geçtiğini zannediyorlar. Aynı durum sınırın diğer tarafındaki TV’leri seyredenler için de geçerli. Onları seyredenler ise, Irak’ın aslında sarin gazı kullanarak ne kadar doğru yaptığını düşünüyor. Abartı, manipülasyon, mis-enformasyon, ajitasyon. Hepsi burada.

Türkiye’nin yeni kanaat liderlerine ihtiyacı vardır. Bunların siyasetçi, siyasetçi danışmanı gibi kimliklerinin olmaması ise kesin şarttır. Çünkü insanlar aynı kişileri dinlemekten ve aynı şeyleri yazan köşe yazarlarından bıkmışlardır. Ama o kişiler ve köşe yazarları bıkmamıştır. Çünkü reytinglerini kendileri değil, yönlendirdikleri siyasetçiler, yazdıkları gazeteler ve program yaptıkları TV’ler belirlemektedir. Hep söylüyorum ve söylemeye devam edeceğim. Bu kişilerin reytinglerini okuyucular belirlemelidir. www.yazaroku.com reklamı yapmıyorum ama oraya girdiğinizde “Yazar popülerliğine göre sıralama” diye bir bölüm var.

Okuduğunuz köşe yazarlarını düşünün lütfen. Yaşadıklarımız özellikle TV ve gazetelerin gelecekleri için çok önemli mesajlar vermektedir ve bu konuda yakında bir yazı yazmayı düşünüyorum.

Son söz: Fikir edinmek için 2 yol var: Ya bellediğin 3-4 yazara takılacaksın ve sonunda köreleceksin; ya da çeşitlilik sağlayıp, asıl fikri kendin oluşturacaksın. Benim fikir almak için okuduğum “Güncel” ve “Ekonomi” yazarları aşağıda. Bu kategori dışında kalan “Yaşam & Magazin”, “Sanat & Kültür”, “Otomotiv” ile “Spor” yazarlarını önemli gündemler oluştuğunda okuyorum. Her zaman hepsini okuyamazsam da, farklı görüşleri anlayabilmek için okuyorum. Sık okuduklarım:

  1. Abdurrahman Yıldırım
  2. Ahmet Hakan
  3. Asaf Savaş Akat
  4. Cengiz Çavdar
  5. Ceyda Karan
  6. Cüneyt Özdemir
  7. Deniz Gökçe
  8. Ercan Mumcu
  9. Ertuğrul Özkök
  10. Eser Karakaş
  11. Etyen Mahçupyan
  12. Fehmi Koru
  13. Fikret Bila
  14. Funda Özkan
  15. Güngör Mengi
  16. Güngör Uras
  17. Hilal Kaplan
  18. Hüseyin Gülerce
  19. Işıl Özgentürk
  20. İsmet Berkan
  21. Mehmet Barlas
  22. Mehmet Tezkan
  23. Meral Tamer
  24. Muharrem Sarıkaya
  25. Murat Belge
  26. Mustafa Mutlu
  27. Mümtaz’er Türköne
  28. Nagehan Alçı
  29. Nazlı Ilıcak
  30. Necati Doğru
  31. Nihal Bengisu Karaca
  32. Sedat Laçiner
  33. Serpil Yılmaz
  34. Serdar Turgut
  35. Soli Özel
  36. Umur Talu
  37. Vahap Munyar
  38. Yavuz Semerci
  39. Yılmaz Özdil
  40. Yiğit Bulut

 

Bültene katılın.