Yayınlanma Tarihi: 24 Şubat 2010Kategoriler: Haberler

maceronn
Nur Demirok, Referans gazetesinde “Yarının Habercisi” köşe yazılarıyla tanınıyor: http://www.referansgazetesi.com/sonhaber.aspx?YZR_KOD=163 Ben mümkün olduğunca takip ediyorum ve çok yararlanıyorum. Çünkü veriyi, bilgiye ve bilgiyi de fikre çok iyi süzerek ve yorumlayarak ulaşıyor. En güzel tarafı da ön yargılardan arınmış bir yazı okuyorsunuz.

Ama ben Nur Demirok’un başka bir yönünü ortaya koymak istiyorum bugün. Kendisi aynı zamanda Para dergisinde vizyon market adına bir köşesi var. Burada yeni iş fikirlerini yansıtıyor. Abone olduğum için Para dergisini mutlaka gününü zaman zaman kaçırsam da okuyorum ve dolayısıyla Nur Demirok’un iş fikirlerine de bakıyorum. Kobi ölçeğinde inanılmaz fikirleri var. Yurt dışı trendlerin Türkiye ile uyumunu da çok iyi sentezlemiş. Bildiğiniz gibi her yabancı ürün, proje Türkiye için uygun olmayabilir.

Kendisinin son iş fikrini sizlerle paylaşmak istiyorum: Cafe Macaron (Yazıyı okumak için tıklayınız) Fransa asıllı bu ürünün en büyük avantajı, belirli bir raf ömrüne sahip olması. Fransa da pahalıya satılmasına rağmen, value for money hedefinden hareketle daha da ucuza satılabilir. Türkiye için uygun olabilir,çünkü bisküi bazlı. Örneğin Dunkin Donuts Türkiye’ye bir türlü uymadı. Nedeni ise biz Türkler sabah kahvaltısında tatlı yemeye bir türlü alışamadık. ABD de belki size komik gelebilir ama en önemli Dunkin Donuts müşterisi görev başındaki Polis’lerdir. Dunkin Donuts’ın en önemli sıkıntısı, raf ömrünün çok sınırlı olmasıdır. Yani akşama kadar tüketmeniz gerekir. Halbuki Cafe Macaron daha farklı.

Son olarak Kahve konusundaki gözlemlerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Starbuck’s ın öncülük ve liderlik ettiği bu sektör de ısınmaya başladı. Bizim yatırımcımız “başkası yapmışsa bir nimet vardır” diye işlere atlamaya meraklı olduğu için bu sorun zaten kaçınılmaz. Aynı zamanda uyanık (!!!) olan yatırımcılarımız, bir mağaza açıp, onun kârı ile diğer mağazaları da açabileceklerini, hatta aziz Türk yatırımcısı kendi yarattığı marka ile ilgili bir tecrübe kazanmadan ve franchising ile ilgili dosyaları bile olmadan franchising vermeye bile başlar. Artan kavhe’ye dayalı kafe’lerin rakibi yakında Modern Çay Evleri olmaya başlayacak. Çünkü Türk halkı’nın vazgeçilemez zevki budur.  Bu konudaki favorim Sir Winston House’dur: Çünkü Türk halkının %98’i çay içiyor. Sabah Kahvaltıdan başlayan, gün içinde müşteri ziyaretlerine, akşam yapılan ev gezmelerinde çay hep ikramda ön planda bulunuyor. Halen çok küçük bir kesim (özellikle yurt dışında eğitim görmüş beyaz yakalılar) sabah kalkıp kahve içiyor. Yada içse bile gün içinde mutlaka içtiği çay adedi kahveden daha fazla oluyor. Zaten bu kesimde de önemli değişimler var: Özellikle kahvenin dişlerde yaptığı sararma, kafeinli yapısı, içiminin çay kadar hızlı olmaması gibi.. Yeşil çay ve aromatik bitki çayları bu iyi eğitimli kesimin yoğun ilgisini zaten çekiyor. Ama Modern Çay Evleri dediğimde akla sadece bizim klasik harman siyah çayları satan yerler gelmesin. Siyah ve yeşil aromalı çaylardan oluşan menüsünde tarçınlı, elmalı, yaseminli, kırmızı orman meyveli, limonlu, bergamut aromalı, nane aromalı, mango, vanilya vs en az 30 çeşit çay olan yerlerlerden bahsediyorum. Bu çay evlerinde simit-peynir,vişneli kek, cheese kek, kuruvasan vs gibi açlık giderici ama Türk halkının damak tadına uyum sağlamış yiyeceklerle kombinasyonu çok daha sıcak geliyor.

Bültene katılın.