Yayınlanma Tarihi: 27 Nisan 2008Kategoriler: BusinessWeek Yazıları

bw
Halen devam eden çalışmalar bilişim ve internet dünyasında yeni açılımlar vaad ediyor.

Bir önceki yazımda, Sir Tim Berners-Lee önderliğindeki ekibin www (world wide web) ile interneti 1993 yılında ticari hale dönüştürecek alt yapıyı hazırlayıncaya kadar, 1982 yılında kurulan BITNET ve 1984 yılında Avrupa’da kurulan EARN bilgisayar ağları aracılığıyla akademik ve kamu çevresine hizmet verildiğinden bahsetmiştim. Bu başarıyı Tim Berners-Lee önderliğindeki mühendisler, geçtiğimiz günlerde de gazetelere yansıyan “Big Bang Deneyi” haberi ile daha geniş kitlelerce tanınmaya başlayan CERN’de (Conseil Europeen Pour La Recherche Nudeaire) gerçekleştirmişti. Zaten kurumun vveb sitesine baktığınızda; “Where theweb was born-Web’in doğduğu yer” cümlesi ile yatıkları işi tek bir cümle ile özetlediklerini görebilirsiniz.

İnternetin doğduğu yer olan CERN’de bilim insanları, şimdilerde sadece Big Bang deneyi ile değil aynı zamanda bu patlama deneyiyle ortaya çıkmasını umdukları evrenin temelindeki bilgileri birbirleriyle paylaşabilecekleri, geleceğin araştırmacıları için alt yapı teknolojisini yaratmakla da uğraşıyorlar. Bu yaz sonu dünya üzerindeki en büyük bilimsel alet hizmete girdiği zaman oluşacak olan yılda yaklaşık 25 petabaytlık (insanlığın her yıl ürettiği bilginin yüzde 15’i civarında) veriyi işlemeyi kolaylaştırmak amacıyla Avrupa’nın en büyük Grid (Türkçe’de elektrik şebekesi anlamına geliyor) bilgisayar ağı EGEE kullanılacak. Grid bilgisayar ağları fiziksel olarak ayrı yerlerde bulunan birçok bilgisayarın birbirine bağlanarak ortak bir işlemci gücü, veri saklama alanı havuzu oluşturması ve bu havuza bağlı her bilgisayarın kendi performanslarının çok üzerine ulaşmasına olanak sağlayan çok devasa dağıtık bir hesaplama ve veri ağın kullanımını içeriyor. Yani amaç internette olduğu gibi ilk etapta akademik kullanım ağırlıklı olacak.

CERN’e bağlı mühendisler gLite adı verilen farklı işletim sistemlerini destekleyen orta katman yazılımı geliştirmekle meşguller. gLite ile bilgisayarların tüm yapısı değişecek. Proje, internetin tarihsel gelişimindeki sıra ile gerçekleşirse tahminen en çok 10 yıl içinde ticari kullanım artacak. Yani 2020’lere doğru (belki çok daha yakın) internet kullanım alışkanlıklarımız temelden değişebilecek. Çünkü bu durumda sahip olduğumuz bilgisayarların hızlarının çok fazla önemi kalmayacak. GRID şu anda dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan ve aynı tür araştırmalar yapan bilim adamlarının ortak çalışarak çok önemli araştırma sonuçlarını ortaya çıkaracağının habercisi oluyor: Tıp ve ilaç araştırmaları (Kanser, AİDS vs); Uydu görüntülerinin işlenmesi/yorumlanması; Uzay araştırmaları; İnsan DNA’sı üzerine çalışmalar; Şehir planlamaları; Tarımsal planlamalar hem çok hızlı hem de farklı ülkelerden bilim insanlarıyla kollektif olarak yapılacak.

Geçtiğimiz günlerde Amerikan Ulusal Mühendislik Akademisi (NAE), 21. yüzyılda üstesinden gelindiği takdirde yaşadığımız hayatı iyileştirebilecek 14 zorluğu açıklamıştı. Bu zorluklardan biri daha iyi ilaç geliştirmek. Bu konuda ilerleme sağlamak için hem çok güçlü süper bilgisayarlara gereksinim var, hem de mühendisleri toplu çalıştırmak gerekiyor. GRID’in ticari olarak daha yoğun kullanımı ile beraber açıklanan 14 zorluğun yarısından fazlasının üstünden gelebilmek için daha hızlı adım atılabilecek. Sonuç olarak, gLite ile GRID’e bağlanacak akademisyenler, yer ve zaman kavramı olmaksızın ortak bir havuzdaki mikroişlemci gücünden, verilerden, örneklerden ve hatta benzer tecrübelerden yararlanma imkanı bulacaklar.

CERN’in yeni “www” i olacak “gLite” ve Amerikalı rakibi Globus’un dünyaya katkısı “Semantik Web-Anlamsal Web” kavramı ile bütünleştiğinde (ki bu projede yine Tim Berners-Lee çalışıyor) insanların hayatını kolaylaştıran, otomatize eden ve kişilerin geçmiş alışkanlıklarından edindiği bilgi ile kişilere öneriler sunacak bir yapı oluşturuyor. Bu sistemin başarısı için ise, GRID teknolojisi, hızı nedeni ile en elzem ihtiyaç.

Geçen yüzyılda IBM’in kurucusu ve yönetim kurulu başkam Thomas J. Watson 2000’li yıllarda dünya pazarında ancak beş bilgisayara yer olacağım söylemişti. IBM, “KittyHawk” projesini Şubat 2008’de açıkladı. Bu yeni nesil donanım türevlerinin binlercesinin yer aldığı proje bittiğinde tüm interneti tek başına yönetecek güce sahip olacak. Demek ki, Thomas J. Watson’ın bir bildiği vardı. Ama ara dönemde bilgisayarların bu kadar küçülüp masaüstü, notebook ve el bilgisayarı formatına döneceğini göremedi. Kurucusu Watson’ın teoremi biraz geç olsa da gerçekleşme yoluna gitmesiyle önümüzdeki dönemde IBM’in yeniden yıldızının özellikle GRID ile daha da parlayacağım söyleyebiliriz.

20/04/2008 BusinessWeek

Bültene katılın.