Yayınlanma Tarihi: 1 Ocak 2007Kategoriler: Forbes Yazıları, İş Yaşamımdan Kesitler

Şirketlerin başarısında pazara çıkış zamanlaması ve pazar dinamikleri çok önemlidir. “Pazarlama” kavramının en klasik tanımlamalarından birini hatırlayalım; doğru yerde doğru zamanda, doğru kitleye, doğru ürünü/hizmeti sunmak. Tabii ki her sektör için doğru bileşenlerden farklı biri ön plana çıkabilir, ağırlıkları değişebilir ama konu bilişim ve teknoloji ise “doğru zamanda” hiç şüphesiz en önemli bileşen. “Doğru Zamanlama” altında bir çok konuyu kapsayan bir önkoşul aslında. Örneğin bazı teknolojiler ne yazık ki yüksek üretim maliyetlerine sahip olduğu dönemde, bir başka deyişle ekonomik olmadıkları dönemde kullanıma sunulursa sonuç hüsran olabiliyor; Motorola’nın Iridium “Uydu Ses/Data Operatörlüğü” deneyiminin facia ile sonuçlanması gibi. Beş milyar USD yatırımla, 66 LEO uydusu ile verdiği hizmet ne yazık ki fazla müşteri bulamayınca 1999 yılında Motorola bu işten çıkmak zorunda kaldı.Bugünlerde başka bir “Uydu Data Operatörlüğü” faciasını ise Boeing yaşıyor. Çünkü Boeing bundan 6 yıl önce büyük ümitlerle başlattığı ve şu ana kadar 1.5 Milyar USD yatırdığı Connexion “Uçakta Genişbant Internet Erişimi” servisini 19 Ağustos 2006 itibariyle durdurdu. Bugüne kadar aralarında All Nippon, SAS, Lufthansa, Singapur ve Japon havayollarının da bulunduğu 12 havayolu bu servisi artık sunmayacak.

Boeing bu projeye 2000 yılında başladığında 10 yıl içinde, “Uçakta Genişbant Internet Erişimi” cirosunun yıllık 5 Milyar USD ye ulaşacağını tahmin etmişti. 2006 yılı sonuna gelindiğinde servisi kullanan uçak sayısı 156 ‘yı kullanıcı sayısı gün başına 1,000’i geçemedi. Boeing’e yıllık maliyeti 150 milyon USD civarında olan bu servisin yıllık geliri 10 milyon USD’yi geçemedi.Sonuçta Boeing katlanan zararlarla devam etmek istemedi.

1980’lerde IBM ve Motorola ARDIS adında ülke çapında bir ağ kurup “Kablosuz Data Operatörlüğü”ne başlamışlardı. Burada amaç öncelikle IBM’in ülke çapına yayılmış teknik servis teşkilatının merkez ile kablosuz data iletişimini sağlamaktı. Amaç bu olunca müşteri aramak yerine 40,000 civarında abone ile sınırlı kalındı. 1992 yılında RAM Mobile Data (bugün Velocita Wireless olarak devam ediyor) ABD’de 100 şehir ile, yani nüfusun %90’ını kapsama alanına alacak şekilde Mobitex “Kablosuz Data Operatörlüğü” servisi vermeye başladı. İletişim hızının 9.6 kbit/sn olması nedeniyle uygulamalar Mobil e-mail, MobilPos, telemetri ve alarm ile sınırlı kalırken abone sayısı da 1 milyonu geçemedi.

Mobitex de abone sayısı açısından çok başarılı bir servis olmamasına rağmen Amerikan halkının alışanlıklarını değiştirdi. Amerika’da doksanlı yılların sonlarına kadar çalışan kesimin çoğunda tek yönlü pager vardı. Mesaj alanlar sokaklardaki telefonlara sarılıp geri arama yaparlardı. Şimdi ise sokak telefonları kaldırılıyor.

RIM 1984 yılında kurulduktan sonra, Mobitex’i ilk defa işleten RAM Mobile Data için Mobitex modem üretmeye başladı. Daha sonra sadece modem üretmek yerine modemi içinde bulunduran terminal gereksinimini farkeden RIM, BlackBerry modelini kablosuz e-mail servisi ile beraber Mobitex kullanıcılarının hizmetine sundu. O yıllarda mobil telefon şebekesi anolog olan ve eyaletler arası roaming yapamayan Amerikalılar ABD’nin 100 önemli şehri aralarında mesaj ve e-mail alıp göndermeye başladılar. Blackberry önce Mobitex ile verdiği “Mobil e-mail” servisini GSM’in yayılması ile GSM platformuna taşıyarak büyüdü ve şu anda “Mobil Mesajlaşma”nın dünyadaki tartışmasız lideri.

Mobicom, 1998 yılında Türkiye’de Mobitex servisi vermek üzere kuruldu. O yıllar henüz GPRS (paket anahtarlamalı servis) olmadığı için GSM üzerinden veri yollamak çok pahalıydı. Şirketin Yönetim Kurulu Mehmet Emin Karamehmet, Murat Vargı, Zeynel Abidin Erdem, Ersin Pamuksüzer ve Muzaffer Akpınar gibi Telekom sektörünün çok yakından tanıdığı değerli isimlerden oluşuyordu. (Altıncı üye de bendim).Uzun süre Mobitex üzerinde iş geliştirme sürecini ben yürüttüm. “TelePosMobil (MobilPos)”, “ATM ve Banka Para Taşıma Arabaları Takibi” ve “AMR (Uzaktan Sayaç Okuma)” geliştirdiğimiz ürün/hizmetlerden bazılarıydı. Sayot ise 1999 yılında elektrik özelleştirmelerinin başlayacağı varsayımıyla AMR (Uzaktan Sayaç Okuma) hizmeti vermek için kuruldu. Muhteşem bir vizyon ve inanılmaz bir keyifle ile iş planları yapıldı. Sonra olanlar oldu, Telsiz Genel Müdürlüğü haklı olarak 900 MHz’i GSM için ayırdığından dolayı Mobitex için 417-419 MHz’i tahsis etti. Bunun sonucu olarak dünyadaki Mobitex operatörleri arasında bu frekansta modem alan tek ülke biz olduk. Alınan adetler inanılmaz azalınca, alış fiyatımız ABD’deki modem fiyatının 5 katı yani 500 USD üzerinde kaldı. Böylece bankalar 1,000 USD ye yaklaşan MobilPos’u üyelerine nasıl vereceklerini, üzerinden hizmetlerini nasıl fiyatlandıracaklarını bilemediler. Elektrik Özelleştirmesi de ertelenince (daha bu yıl ancak yapılıyor) Sayot da darbe yemiş oldu. Halbuki Sayot, mekanik sayaçlar üzerinde asıl işi kablosuz alarm sistemi geliştirmek olan bir İngiliz firma ile 1999 yılında geliştirdiği “Uzaktan Sayaç Okuma” teknolojisi ile Türkiye’de çığır açmıştı. Özelleştirmedeki gecikmeler yüzünden Türkiye’de umutları tükenen alarmcı İngiliz firma “Uzaktan Sayaç Okumacı” olarak halka açıldı ve sonra dünyanın bu alandaki ikinci büyük firmasını satın aldı.2002 yılında Kanada’da fuarda satın aldıkları firmanın standında satış müdürüne Türkiye’den geldiğimi söyleyince “Türkiye’de bu tip sistemler yoktur. Bunlar sayaçların kablosuz olarak uzaktan okunması için kullanılır” dedi. Ben o anda gözlerimin yaşardığını hissettim. İş hayatında doğru zamanlama ve pazar dinamiklerinin ne kadar önemli olduğunu anlamak için göz yaşı dökmenize gerek kalmaması dileği ile.

Forbes Aralık 2006

Bültene katılın.