Nissan MED Grubu Dubai’den yönetilen ve Türkiye’nin dahil olmadığı 9 ülkenin dahil olduğu bir grup. Bu ülkelerdeki CEO’ları, bayi ve satış temsilcilerini 10-13 Şubat’ta Kars-Sarıkamış’ta ağırlayan Nissan’ın tek Türk konuğu olarak ben “İnovasyon” konusunda konuşma yapmak için davet edildim. Nissan gibi değerli ve inovatif bir markanın benim fikirlerimi dikkate alacak olması beni gerçekten çok heyecanlanırdı.
70 dakika süren konuşmamda elektrikli arabaların sorunlarını, hidrojen’in geleceğini, petrol’ün yetip yetmeyeceğini, bu süre zarfında yeşil enerjinin petrolün yerini alıp alamayacağını, yaşam şekillerimizin nasıl farklılaşacağını anlattım. Türkiye gerçeğini, her ülkenin kendisinde gizli olan iş yapma gücü ve motivasyonunu anlattım. Bu arada beni hiç tanımayan 50 kişiye ilk 6-7 dakika kendimden yoğun bahsederek ilgi çekmeye çalıştım. Çünkü günde 15 saat programı olan bu insanlara söylediklerim ninni gibi gelebilirdi. Durum odur ki, çaktırmadan esneyen 2 kişi dışında uyku zayiatı vermeden sunumumu bitirdim.
Nissan bayileri için en önemli önerimi Minority Report filminden örnek vererek gösterdim. 2002 yılında piyasaya çıkan filmde “Multi-Touch Display” ler (birden fazla noktadan aynı anda birden fazla parmakla kontrol edilen ekranlar) 2054 yılında kullanılıyor olacaktı ve eldiven de gerekliydi. 2007 de ilk tanıtımı yapılan bu ürünler 2009 sonu piyasaya çıkacak. Ben bu ürünü bir lisansör ile anlaşıp bayilere getirmelerini ve potansiyel alıcıların veya halkın meraktan içeri girip bu cihazla oynama şansı verilmesi gereğini anlattım. Bu durum Nissan’ın “İnovatif” yapısı ile örtüşüyordu. Ben konuşmamı bitirdikten sonra köşede duran bir kiosk’a götürdüler. Kiosk HP marka idi ve çalışmaya başladığında anlaşıldı ki bu bir multi-touch display’di. Hani çok tesadüf oldu ama benim bunu tahmin etme şansım yoktu. Sadece naifçe bir fikir üretmiştim.
Uluslararası anlamda bir şirket çalışanlarına ilk defa yapmış olduğum bu konuşma beni inanılmaz mutlu etti. Ben bu işi bayağı sevdim. Düşünsenize o şirket için konuşacaksınız ve mecburen hem şirketin durumunu hem de sektörün analizini yapmanız gerekiyor. Böylece piyasa bilginiz artıyor. Bu bilgi birikimi dergilerde yazıya dökülürken, jürilerde ukalalık olarak kendine yer ediniyor.
Arama toplantıları ile beraber bu konferanslar sayesinde piyasa ve sektörel bilgi yoğunluğum gittikçe artacağa benziyor. Özellikle “İş hayatında neler yapılmamalıdır” dersleri konusunda da tecrübe kazanmak mümkün oluyor.