Yayınlanma Tarihi: 22 Şubat 2008Kategoriler: Basında Çıkan Haberler

Türkiye’nin enerji ithalatına bu yıl 35 milyar dolar ödeyeceği hesaplanıyor. Bunun önüne geçmenin ilk ve tek yolu enerji üretiminde yerli kaynaklara ağırlık verilmesi. Alphan Manas yönetimindeki Brightwell Grubu, hidroelektrik ve rüzgâr santrali yatırımlarıyla, ülkenin yerli ve yenilenebilir kaynaklarıyla elektrik üretim oranının artmasına katkı sağlıyor. Grup, enerji yatırımlarını Maya Enerji’yle yapıyor. Maya Enerji’ye Borusan Holding’in de ortak olmasıyla hedef büyüten Grup, kömür santrallerine de sıcak bakıyor.

Alphan Manas’ın önem verdiği bir başka konuysa, çöp. Manas’ın iddiası, çöpün Türkiye için önümüzdeki 2 yıl içinde daha da büyük bir sorun olacağı. Çözüm olarak, çöpten enerji üretimini öneriyor Manas. Bunun için çöpten enerji üretimi konusunda dünyanın sayılı merkezlerinden biri olan UC Davis ile bir patent anlaşması yapmışlar bile. Dünyadaki bilinen teknolojilerle çöpten enerji üretirken harcanan enerji kadar enerji ancak üretilebiliyor, yani bir birim enerjiyle bir birim enerji elde edilebiliyor. Oysa Alphan Manas, kendi teknolojileriyle bir birim enerji verip 3 birim enerji almanın mümkün olduğunu iddia ediyor.

Enerji sektöründe neler yapıyorsunuz, kısaca anlatır mısınız?
Brightwell Grubu olarak Enerji ve Çevre Teknolojileri Sektörleri’nde hidroelektrik, rüzgâr, kömür santralleri, biyokütle ve belediye atıklarından sıkıştırılmış doğalgaz, sıvılaştırılmış doğalgaz ve elektrik üretimi, güç üretimi teknolojileri (mikro ve mini hidro türbinler), deniz suyu arıtma alanlarında yoğunlaşıyoruz. Brightwell’in enerji alanında faaliyet gösteren yatırımı Maya Enerji; hidroelektrik enerji santralleri ve çöpten enerji üretimiyle ilgili çalışmalar yapıyor. Ağustos 2006’da kurulan Maya Enerji, Ekim 2007’de Borusan Enerji ile ortaklık kurdu. Ortaklar hem elektrik üretimi için çeşitli santraller kuracaklar, hem de yeni yenilenebilir enerji kaynaklarına dair Ar-Ge çalışmalarına devam edecekler. Maya Enerji, Ağustos 2006’da toplamda 52 megavat (MW) kurulu güce ve 165 milyon kilovat saat (kVVh) elektrik üretim kapasitesine sahip Aksu ve Yedigöl Hidroelektrik Santralleri’nin (HES) 49 yıllık üretim haklarına sahip Gözütok Elektrik”in hisselerini Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu”nun (EPDK) onayı sonrası devraldı. Toplam 65 milyon ABD doları yatırım ile kurulacak bu santrallerin 2009 sonu itibariyle hizmete girmeleri hedefleniyor. Haziran 2007’de, toplamda 46 MVV kurulu güce ve 216 milyon kWh üretim kapasitesine sahip Ordıı-Fatsa HES Projesi’nin DSİ Kaynak Katkı Payı Teklif Toplantısı’nda en yüksek katkı payı teklifi vererek 49 yıllık üretim haklarını aldık. Lisans alınmasına yönelik çalışmalar sürdürülüyor. Bu projelerin yaklaşık toplam yatırımı 80 milyon dolar olacak. Benzer şekilde Eylül 2007de 17 MW kurulu güce ve 84 milyon kWh elektrik üretim kapasitesine sahip Çayaşan HES’in 49 yıllık üretim haklarını, Van Elektrik’i satın alarak devraldık. Bu projenin yaklaşık toplam yatırımı 32 milyon dolar tutarında olacak. Son olarak 13 Aralık 2007’de Tunceli’de 60 MW kurulu güce ve 215 milyon kWh üretim kapasitesine sahip Kaletepe HES Projesi’nin DSİ Kaynak Katkı Payı Teklif Toplantısı’nda en yüksek katkı payı teklifi verilerek 49 yıllık üretim haklarını almaya hak kazanıldı. Maya Enerji, ayrıca iştiraki aracılığıyla 109 milyon kWh elektrik üretim kapasitesine sahip Bozkaya Hidroelektrik Santrali DSİ Kaynak Katkı Payı Teklif Toplantasına katılmaya hak kazandı. Maya Enerji, 2010 yılına kadar lisanslanmış enerji projeleri portföyünü 500 MW’ye ulaştırmayı hedefliyor. Yatırım portföyü içerisine HES’lerin yanı sıra rüzgâr ve kömür santrallerini de eklemeyi planlıyoruz. Bu vizyondan hareketle Kasım 2007’de toplam 160 MW’lık 3 adet rüzgâr enerjisi santrali için lisans başvurusunda bulunduk.

Siz aynı zamanda futüristsiniz. Bu bağlamda dünyanın gelecekte enerjiyi nasıl elde edeceğini düşünüyorsunuz?
Bu konuda oldukça yoğun tartışmalar var. Ben biyo-yakıtların bugün kullanılan teknoloji ve üretim şekilleriyle geleceğin yakıtı olamayacaklarını düşünüyorum. Çünkü, örneğin mısırdan elde edilen etanol, direkt maliyetler dışında sadece yüzde 25 fazla enerji oluşturmaktadır. Tohumu ekmek, gübrelemek, sulamak, biçmek vs. için de enerji harcıyoruz. Ekip biçerken oluşan sera gazından dolayı bu süreçte elde edilen enerji normal benzine oranla sadece yüzde 13 daha az emisyon oluşturuyor. Kömür, nükleer ve hidroelektriğin önümüzdeki 15 yıl enerji üretimi için yoğun olarak kullanılacağını düşünüyorum. Rüzgâr enerjisi özellikle ABD, Çin ve Hindistan gibi enerji gereksinimi hızla artan ülkelerde önemli bir üretim aracı olacaktır. Burada da üretici sayısının artması ve teslimat sorunlarının ortadan kalkması gerekiyor. Güneş enerjisi ise, bence büyük bir soru işareti. Dünyanın tüm enerjisini güneşten sağlamak için sanırım 500 trilyon dolarlık yatırıma ve Sahra Çölü’ne ihtiyacımız var. Şu anki verimlilik ve birim maliyetlerle önümüzdeki 6-7 yıl enerji üretimi için verimli olmayacaktır, Ancak AB ülkeleri gibi önemli oranda destekler veren ülkelerde kullanımı artacaktır.

Çöpten enerji üretme konusunda önemli çalışmalar yapıyorsunuz. Elinizdeki teknolojiyle, çöpten mevcutlara göre daha ucuz enerji ürettiğinizi söylüyorsunuz. Bunu açar mısınız?
Çöpten enerji üretimi konusunda hissedarı olduğumuz ABD’li OPS şirketiyle Türkiye’de ortak bir şirket kurmak üzere çalışmalar sürüyor. Başlangıç aşaması yatırımını yaptık. Maya Enerji’ye devrettik. Önümüzdeki 2 yıl içinde çöp Türkiye için çok daha büyük sorun olacak. Burada kısmen bir bakış açısı yanlışlığı söz konusu. Gazlaştırmadan enerji belediyelerimizin gündeminde mevcut. Fakat mevcut bakış açısı ağırlıklı olarak benim çöpüm değerli biçiminde. O nedenle ilerlemeler yavaş olabilir, öncelikle şunu anlamak gerekir ki, çöp değerli bir meta değildir. Burada amaç çöpü biriktirip enerji üretmek değil, çöpü uygun bir şekilde uzaklaştırmaktır, öyle olmalıdır. Ülkemizde çöplerin denize döküldüğü iller mevcuttur. Bunun değerli bir meta olmadığı dağlar, denizler çöp dolduğu zaman mı anlaşılmalıdır? Hayır… Belirttiğim gibi çöp işinde birincil amaç çöpü uygun bir şekilde uzaklaştırmaktır. Yani geri dönüşebilen maddeleri ayrıştırdıktan sonra, organik çöpü gazlaştırmak metotlardan bir tanesidir. Bizde enerji deyince hemen akla elektrik gelir. Oysa gazdan mesela sıkıştırılmış doğalgaz (CNG) elde edilebiliyor. Ankara’daki otobüsler CNG ile çalışıyor. Bir belediye çok rahat kendi sistemini kurup, çöpünden CNG üretip bu ürettiği CNG’yi kendi otobüslerinde kullanabilir. Ya da bir taksi durağı aynı sistemi kapalı devre uygulayabilir. Bu konuda dünyada birçok metot mevcut. Biz ise çöp konusunda dünyanın bu konuda sayılı merkezlerinden biri olan UC Davis ile bir patent anlaşması yaptık. Çöpten enerji üretirken harcadığınız enerjinin ürettiğiniz enerjiye oranı yüzde 100, yüzde 110’ları bile bulabiliyor. Bizim teknolojimizde ise bu oran yüzde 30 ve bu çok önemli bir gelişme. Bu konuda, çöpün saklanması gereken değerli bir meta değil, uygun yolla uzaklaştırılması gereken bir meta olduğunun bilincine varan az sayıda belediye ile ön görüşmeler gerçekleştiriyoruz. Ancak başta da belirttiğim üzere; önümüzdeki 2 yıl içinde çöp Türkiye için çok büyük sorun olacak ve bu konuşmalar o zaman daha bir hız kazanacak.
Türkiye’nin çöpten enerji üretme potansiyeli ne kadardır?

Bu durum çöp kalitesi ile doğru orantılı. Belediyeler ile işbirliği yaptığımızda çöp çeşitlerinin durumu burada potansiyeli belirleyecek, ancak bildiğimiz ve görüşmelerimizden edindiğimiz veriler anlamlı bir potansiyelin oluşabileceği yönünde.

01/02/2008 Global Enerji 

Bültene katılın.