Yayınlanma Tarihi: 15 Temmuz 2014Kategoriler: Haberler

image
C. James Jensen’in “Bilinçaltı Zihninizin Gücü” kitabını okurken “Özgüven” konusunda iyi bir bölüm okudum. Çok kısa alıntı yapıp, görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle dünyada özgüveni en yüksek 10 ülkeden bahsedeceğim. 53 ülkeden 17,000 kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre ilk sırada Sırbistan var. Şili, İsrail, Peru, Estonya, ABD takipçisi. 7. sırada ise Türkiye var. Özgüveni en düşük ülke ise Japonya. Araştırmanın üniversite öğrencileri üzerinde yapıldığını hatırlatmakta yarar var.

Özgüveni düşük insanlar kendilerine acırlar. Taktir edilmediklerini, haksızlığa uğradıklarını düşünürler. Başarısızlıkları kendilerinin değil, koşullar veya başkalarıdır. “Şöyle olsaydı, böyle olurdu” gibi özürler hep mevcuttur onlarda.

No pain no gain” e fazlasıyla inanırlar. Halbuki bu gerekli ve koşul değildir. Bunu değiştirecek enerjileri yoktur.

Benim yaşadığım zorluklara karşı verdiğim çabayı kimse takdir etmiyor” ve “Ben bunu hakketmiyorum” tipik özgüveni düşük insanın söylemleridir. Ama en önemlisi “utanç duygusu” dur. Çocukken yaşanan aşağılanma, cezalandırılma, takdir edilmeme, anlayış görmeme özgüven eksikliğinin en önemli tetikleyicisidir.

Toparlarsak her ülkede olduğu gibi Türkiye’dei üniversite öğrencilerinin özgüveni yüksek. Bunun birkaç nedeni var. Öğrencilerin kendilerini karşılaştırdığı önceki nesillerin onlarla kesinlikle rekabetçi lamayacağını düşünüyorlar. Doğrusu da bu. Nesiller arasındaki farklar artık belirgin. Hele Türkiye’de daha fazla belirgin. Öncelikle ailelerin ve öğretmenlerin özgüveni arttırıcı eğitim vermede önemli zafiyetleri var. İş hayatına atıldıklarında da karşılarına çıkan, risk almayı sevmeyen, statükocu, çalışanını motive etmeyen, aksine özgüvenini kaybettiren, eğitim seviyesi düşük patron/yöneticilerin dahil olduğu önceki nesillerin bugünkü dünya düzeninde Türkiye’yi bir üst lige taşıması zor gözüküyor.

O yüzden Türkiye bir sonraki nesil ile daha başarılı olacak

Bültene katılın.