Yayınlanma Tarihi: 5 Ekim 2013Kategoriler: Ben Söylemiştim, Erken Öten Horoz

Geçenlerde Webrazzi’de sevgili Uğur Özmen ile nostalji yapıyorduk. Bugün zorunlu hale getirilen “Yazarkasa-POS” u tam 20 yıl önce beraberce gerçekleştirmek için uğraştığımızı konuştuk. Kendisi 1990’ların başında Yapı Kredi Bankası Üye İşyeri Pazarlama Müdürüydü. Pazarlama Direktörü Ahmet Çakaloz, bağlı oldukları Genel Müdür Yardımcısı ise İsmail Yalçınkaya’ydı. Hepsi de sevdiğim vizyoner insanlardır. O yıllarda bankanın kredi kartı konusunda üstünlüğü tartışılmazdı. Tüm kredi kartlarının %38’ini dağıtmışken, Türkiye’de yer alan POS’ların da %41’i bankanındı. Böylesine güçlü bir konum bankanın yeni projelerde de yaratıclığını ateşliyordu.

Kurucu ortağı olduğum Exim, NCR-7058 yazarkasa’larının Türkiye distribütörü olmuştu. Hikayenin başlangıcını daha önceki yazılarımdan birinde anlatmıştım. (Blog yazısı için Tıklayınız) Hikayenin sonraki kısmı ise oldukça ilginçti. Çünkü Yapı Kredi Bankası bizimle çok önemli bir projeye imza atmak istiyordu. Türkiye’deki tüm yazarkasaları bilgisayar bağlantılı NCR-7058 yazarkasalar ile değiştirecekti. Hem de bunu yaparken yanlarına POS görevi görecek manyetik kart okuyucu bağlayacak, otorizasyon yazarkasa üzerinden bankaya bağlanarak alınacak ve kasa fişinden çıkacak ekstre müşteri tarafından imzalanacaktı. O yıllarda PIN girmek gibi bir durum olmadığı için proje çok daha kolay ve ucuzdu. Yazar kasaya POS eklentisi sadece 50 USD’ydi

Maliye Bakanlığı Ödeme Kaydedici Cihazlar Bölümü, o yıllarda bu tür cihazların onayını veren ODTÜ’den Prof. Zafer Ünver’in uyarısı ile bunun DOĞRU OLMAYACAĞI kanısıyla izin vermemişti. Düşünsenize böylesine önemli bir projeye tek bir kişi uygunsuzluk onayı veriyor ve koskoca Bakanlık da “Eyvallah” diyordu. Tam 20 yıl önce yaşadığımız bu olay bugün zorunlu hale gelen “Yazarkasa-POS” projesinin aslında 20 yıl önce olması gereken biir proje olduğunu da açıklamış oluyor.

Elbette o yıllarda “Mobil” diye bir kelime yoktu. Ama o kelime 1999 yılında geldiğinde, temsilcisi olduğumuz Ingenico firmasının Mobil POS’unu Maliye Bakanlığına götürüp buna yazarkasa fonksiyonu ekleyebileceğimizi söyledik. Kablosuz bağlantı ortağı olduğumuz Mobicom‘un paket anahtarlamalı kablosuz ağı üzerinden verilecekti. O yıllarda GPRS olmadığı için, bu en iyi çözümdü tabii. Bakanlığın cevabı bu sefer çok daha netti: “Mobil bir cihaz kablosuz olarak bilgi yollarsa bilgi güvenliği kalmaz“. Ne diyeyim, adamlar haklıydı; Biz niye öyle abuk-subuk işlerle uğraşıyorduk ki, “git inşaat yap kardeşim“. Erzurum’da bir inşaat müteahhit’i bir gün DSİ’ye uğramış, ihale var mı diye evrak bakıyor. Ona “Erzurum’da bu ara ihale yok ama sana Yedigöl-Aksu bölgesinde hidroelektirk santral lisansı verelim” diyorlar. Adamcağız da “hayır” demiyor. İşte o adam birkaç yıl sonra bedavaya aldığı o lisansı Borusan Holding ile ortak olduğumuz Maya Enerji‘ye (Maya Enerji için Tıklayınız) 5.5 milyon USD’ye satmıştı. Diyorum ya, “Bu ülkede Teknoloji ile uğraşmak çok akılcı değil. Gidip inşaat yapın.

Ha bu arada 14 yıl önce de “Taksilerde Taksimetreli Yazarkasa-POS” için uğraştık. Ondan hala haber yok. Taksimetreyi dikiz aynasına koymak kadar ahmakça birşey olamaz. Ayna şöföre doğru dönük olduğu ve gündüz güneş de yansıdığı için müşteriler sürekli olarak “ne kadar tuttu?” diye sorup duruyor. Taksimetre dünyanın en basit teknolojisi. Ortaokul mezunu bir elektronik teknikeri dahi yapabilir. Şu anda satılan Yazarkasa-POS’lara eklenecek basit bir yazılım ile Taksilere bunları bağlamak çocuk oyuncağı olur. Taksiciler (tüm eko sistemi) hep ağlar, ağladıkça plaka fiyatları artar, ama hiçbir hükümet de kalkıp Taksi’ye yazarkasa sokamaz. Bu hükümet çok cesur, bunu hepimiz görüyoruz. İşte ben bu cesaretin Taksi’lere de geçerli olmasını umuyorum.

Bültene katılın.