Yayınlanma Tarihi: 1 Ekim 2008Kategoriler: BusinessWeek Yazıları

bw
Dünya ekonomisi zor durumdayken ve çevre sorunları artarken elektrikli arabalar daha da önem kazanmaya başladı

Gerçi petrol fiyatları gerilemeye başladı ama bu arada, petrolü daha az kullanma bilinci de artık oturmuş oldu. Petrolün daha az kullanımına yönelik teknolojilerin de önü açılmaya başladı. Dünya Fütüristler Birliği’nin (WFS) bu yıl yapılan konferansında George Washington Üniversitesi’nden Lübnan asıllı William E. Halal çok güzel bir sunum yaptı. Ayrıca bana da gelecek yıl Türkiye’ye gelme konusunda söz verdi. Halal’ın da belirttiği gibi yeni bir teknolojinin ürüne dönmesi ve bu inovatif ürünün piyasaya çıkması dünyayı bir anda değiştirmiyor. Bunun için toplam kullanımın yüzde 30’una ulaşması lazım. Bu orana ulaşılıncaya kadar ürünün başarısı ne olursa olsun, yerine ikame ettiği teknolojinin tamamen ortadan kalkacağını varsayamayız.

Önümüzdeki günlerde sıkça gündeme gelecek olan “Elektrikli Araba” ile bu durumu örneklemek istiyorum. EV1, General Motors’un (GM) tümüyle elektrik motoru itiş gücüyle çalışan arabasıydı. Bu arabalar bildiğimiz kuru akü ile çalışıyordu ve oldukça ağırdı. Daha sonraki model olan EV1 ise NiMH (Nikel Metal Hidrit) pillerle piyasaya çıktı. Bu piller kullanılarak üretilen arabalar daha hafifti ve tek şarj ile daha fazla yol gidiyorlardı. Ancak “erken öten horoz” durumları, sıfır emisyonlu araba konusunda da yaşandı. GM, EV1 üretimini 2003 yılı sonunda durdurdu ve yaklaşık 1 milyar doları toprağa gömdü.

GM, bin 150 adet EV1 elektrikli arabasını, Kaliforniya ve Arizona eyaletlerinde satmak yerine 3 yıl süre ile kiralama metodu ile tüketicilerle buluşturdu. Burada amaç aracın yaklaşık 80 bin dolar olan maliyetini tüketiciye yansıtmamaktı. Bugünlerde aynı çalışmayı Honda yeni yakıt pilli arabası FCX Clarity ile yapıyor. Ocak 2008’de sadece Kaliforniya eyaletinde 600 dolar aylık kiralama ile 200 adet FCX Clarity model Honda tüketicinin kullanımına sunuldu. Hidrojen yakıt pili ile çalışan bu araba 1 litre yakıt ile 29 km gidiyor. Honda FCX Clarity’nin toplam kiralama süresi 3 yıl. Böylece kullanıcı 3 yıl için toplam 21 bin 600 dolar ödeyecek. Bu arabanın kendi fiyatının, kiralama maliyetinin en az 5 katı olduğunu düşünüyorum. Hem GM, hem de Honda kiralama yoluyla müşterilerine kullandırdıkları arabaları satmaya kalksa, tüketici arabanın maliyet fiyatını ödeyemeyecek veya ödemek istemeyecekti. Ayrıca kiralamanın üretici açısından en büyük avantajı, önemli üretim hatalarından dolayı zaman zaman veya tümüyle ürünü geri çekilmek istediğinde kullanıcı ile yapılmış anlaşma nedeniyle sorun yaşanmaması.

GM’in EV1’ine geri dönersek, bu arabanın ömrü, ne yazıkla 3 yıl oldu. GM bu arabaları 1999 yılında toplamaya başladı ve 2003 yılında ABD’de bir tane bile EV1 elektrikli arabası kalmadı. Sonradan öğrenildi ki, soğuk eyaletlerde EV1 arabalarının gittiği mesafe, kiralandığı Kaliforniya ve Arizona eyaletlerinin ancak yarısı kadar olabiliyordu. Horoz erken ötmüştü, çünkü pil teknolojisi henüz böyle bir piyasayı kaldıracak noktada değildi. Bugün bırakın daha çok geliştirilen Li-ion teknolojisini artık süper-kapasitör ve TB (Tritium Betavoltaic) pillerin kullanımı gündemde. Bunlarla ilgili çalışmalar oldukça ilerledi. Örneğin EEStor süper-kapasitör pillerini duyurdu ve Kanadalı Zenn firması bu ürün ile çalışan elektrikli arabalarını satmaya başladı.

Şimdi önümüzde opsiyonlarımız arttı: Elektrikli arabalar, hibrid arabalar ve hidrojen yakıt pilli arabalar. Hepsinin kendine göre avantaj ve dezavantajları var. Ama tavuk-yumurta hesabı, toplam kullanım yüzde 30’a ulaşıncaya kadar araba üreticilerini çok büyük zorluklar bekliyor. Dünya ekonomisi durgunlaşmaya başlamışken ve özellikle ABD’li araba üreticilerinin içinde bulundukları finansal sıkıntılar ortadayken zorluk daha da artıyor. Tüketici açısından bakıldığında, tüketici cebinden çıkan paraya bakıyor. Çevrecilik ise zorunlu olduğunda, daha güçlü bir duygu oluyor. İşin içine para girdiğinde öncelikler değişiveriyor. Basit bir örnekle açıklayayım. ABD’de günde 60 km yol kateden bir tüketici bugünkü elektrik fiyatlarıyla bakıldığında eğer elektrikli bir arabası olsa yıllık kazancı bin 500 dolar oluyor. Türkiye’de ise benzin/mazot’taki yüksek ÖTV yükü ile yıllık tasarruf , 5 bin dolara denk geliyor. Yani ABD’deki tüketici için elektrikli araba almak çok avantajlı olmazken, Türk tüketici için büyük avantaj oluyor. Peki niye kimse almıyor? Nedeni basit: Çünkü devlet dolaylı vergilerle bütçesini denk getirirken, önemli bir gelir kalemini kaybetmek istemiyor. Bu da yeni bir ihtimali beraberinde getiriyor; “O zaman da belki bir bakarsınız elektrikli arabalara özel tüketim vergisi!” Niye olmasın?

21/09/2008 BusinessWeek

Bültene katılın.