Yayınlanma Tarihi: 1 Mart 2006Kategoriler: Forbes Yazıları

Teknoloji ile bütünleşmekte en çok acı çekenlerin X ve Y kuşakları olduğu kesin. Çünkü onlar hem eskiyi hem de yeniyi aradaki uçuruma rağmen yaşamaya devam ediyorlar. Birçoğu bilgisayarı ilk kez iş hayatına başladığında gördü. Şanslı olanlar merkezi bilgisayar sistemlerine bağlı terminallerde çalıştılar veya PC’ler ile tanıştılar. Onlar 64 KB ana bellekli Commodore ile oyun oynadılar. Ben ilk kez 1971 yılında, 9 yaşındayken delikli kartlarla tanıştım. Yazları en büyük eğlencem babamın müdürlüğünü yaptığı Ege Üniversitesi Hesap Bilimleri Enstitüsü’nde bilgisayarlarla oynamaktı. Ama ben kendi kuşağımın en şanslı örneklerinden biriyim. Bugün birçok çocukluk arkadaşımın hala e-mail adresi yok. X ve Y kuşakları bu yüzden yeniliklere uyum sağlamakta çok zorlanıyor ve “ben bilgisayardan hiç anlamam, teknolojiden nefret ederim, hatta imkân olsa cep telefonu bile taşımam” diyerek uyum güçlüğünü farklı bir biçimde dışarıya vuruyor.

Bireylerin teknoloji ile ilişkileri bir yana bir diğer önemli konu ise “Kullanıcı Ara-yüzü” alanındaki önemli değişiklikler. Lambalı radyonun icat edilmesinin üstünden geçen onlarca yılda  “Kullanıcı Ara-yüzü” anlamında hemen hemen hiçbir değişiklik olmazken, transistorlu radyoda bu durum biraz daha değişti. Eskiden teknolojik sınırlamalar hem fazlaydı hem de kullanıcıyı düşünen yoktu. Aradan geçen yıllarda pazarlama devrimi yaşandı, tüketici kral oldu, artık arz talebe göre kendini sürekli geliştirmek farklılaştırmak zorundaydı. Farklı ara-yüz modelleri ile kullanıcının ilgisini çekmek gerekiyordu. Arabalarımızdaki teyp çalarları hatırlayalım; tek, yuvarlak bir açma/kapama ve ses düğmesinden kumanda ediliyorlardı. Sonra “Kullanıcı Ara-yüzü” nü gelişen teknolojilere paralel olarak iyileştirme çabaları başladı!; açma-kapama için bir düğme, ses içinse aşağı ve yukarı okları olan 2 düğme/tuş kullanılmaya başlandı. Toplam 3 farklı noktadaki düğme/tuş tek bir noktadaki düğmenin işini görmeye çalıştı. Örneğin yuvarlak tek bir düğme ile çalıştırılan çamaşır makineleri yerine her yıkama seçeneği ayrı tuşla kontrol edilen çamaşır makineleri piyasaya çıkınca A.B.D’de ev hanımları şaşkına döndü.

Hayatımızda çok önemli yeri olan kitabın bitasarımı ve kullanıcı ara yüzü ise nerdeyse hiç değişmedi aslında. Ancak yakın zamanda hayatımıza giren ve bence çok da önemli yer edinecek bir ürünle beraber kitap okuma alışkanlığımız da hızla değişecek; E-Book, diğer adıyla E-Kitap.

Yoğun iş yaşamı kitap okumayı akşam uyku öncesine ve tatillere sıkıştırınca insanlar da kitapları okumak yerine dinlemeyi tercih etmeye başladılar. Benim bu konudaki en iyi referansım New York Rockefeller Center’daki Barnes&Noble kitap mağazası. New York’a her gidişimde bu mağazadaki “Audio CD-CD’de Kitap” bölümüne yeni bir blok eklendiğini gözlemliyorum. Bu gelişme gelecek ile ilgili çok önemli bir mesaj niteliği taşıyor. Ayrıca internet üzerinden okunmuş kitap değişimi inanılmaz bir hızla ilerlediği gibi Amazon da kullanılmış kitap satışını günden güne arttırıyor. Bütün bu bilgiler ışığında önümüzdeki 5 yıl içinde kitap konusunda bir devrim yaşanacağını öngörebiliriz.

E-Kitap daha önce de denenmiş ve başarılı olmamış bir proje. Şu anda Sony, Librie ile büyük bir geri dönüş planlanıyor. Hatta Apple’in I-Pod’da yaptığı gibi ürünü içerikle evlendirip aynı başarıyı sağlamaya alışıyor. Ama yukarıda anlattığım gerçeği de göz ardı etmediğini biliyoruz: “Kullanıcı Ara-yüzü”. Çünkü kullanıcı kitabı sayfalarını çevirerek okumaya alışmıştır. Onun bu alışkanlığını değiştirip sert bir elektronik cihazdan sürekli okuma yapmasını sağlamak gerçekten çok zor. Sony, Nicholas Negroponte’nin başında bulunduğu MIT Lab’den çıkan E-Ink firmasının ekran teknolojisini kullanıyor. Bu firma aynı zamanda $100’lık dizüstü bilgisayarlarda kullanılacak olan ekran teknolojisinin sahibi. Yıllardır bir patlama için uğraş veren bu firma sonunda çıkış noktasını bulmuş gözüküyor. Geçen Şubat’da Pekin’de E-Ink’in başkanı ile beraberdim ve kendisi 2 yıl içinde bükülen ürünleri pazara çıkaracaklarını söyledi.

Sony, Beta ve Memory Stick örneklerinde olduğu gibi kendi standardını mutlaka dayatıp önde başladığı yarışta geri düşer mi bilinmez ama gelişmeler onu gösteriyor. Bu arada Sony’nin pazarda gerçek anlamda tek ama aslında yüzlerce rakibi var. Tüm Pocket PC bazlı PDA’lerde, Dizüstü Bilgisayarlarda E-Kitap okunabiliyor. Microsoft bu alışkanlığı yaratmak için ciddi çaba sarfediyor. Ama bu cihazların en büyük sorunu ekran büyüklüğü ve şarj arası sürenin kısalığı. Benim bu konudaki görüşüm bükülebilen ekran teknolojisinin ve I-Pod pazarlama biçiminin bu yarışı kazanacağıdır. Bu durumda Plastic Logic, E-Ink ve Polymer Vision firmaları gelecek vaat ediyorlar. Ama bu firmaların kendi teknolojilerini I-Pod gibi ürün haline getirip, içerikle birleştirip pazara taşıyacak başarılı ortaklara ihtiyaçları var.

Okuma şekilleri konusunda araştırma yapan firmalar aslında satır satır okumanın gözü çok yorduğu konusunda fikir birliğine varmış durumda. Yukarıda saydığım firmalar E-Kitap üzerine yoğunlaşmışken onlar da elektronik medya’da okumayı hızlandırıcı programlar üzerinde çalışıyor; Rapid Serial Visual Presentation (RSVP) yani gözü oynatmadan kelimeleri hızla ve sırayla ekrana getirme metodu gibi. Benim görüşüm önümüzdeki 5 yıl içinde bu okuma hızlandırıcı teknikler üzerinde çok önemli gelişmeler ve buluşlar olacağı, buna bağlı olarak da okuma alışkanlıklarımızın tümden değişeceği şeklinde. 

Bültene katılın.