Yayınlanma Tarihi: 20 Ağustos 2008Kategoriler: İş Yaşamımdan Kesitler

Son günlerde Doğan Holding ile Çukurova Holding arasında yaşanan kavgaya hepimiz şahit oluyoruz. Hem Hürriyet gazetesi hem de Akşam gazetesi karşı medya grubunun patronları ile ilgili gazetelerinin ekonomi sayfalarını dolduracak şekilde yazılar yazıyorlar. 1998 yılında İsedaş (İstanbul Avrupa yakası elektrik dağıtımı yapan Boğaziçi Elektrik A.Ş.’nin özelleştirmesini almış, %50-50 Çukurova Holding ve Doğan Holding ortaklığıyla kurulan şirket) ile Mapco ve Platco (gene %50-50 Çukurova Holding ve Doğan Holding ortaklığıyla kurulan bugünkü Digiturk’ün başlangıç noktasındaki şirketler) şirketlerinde ortaklığa başlamış benim gözümde Türkiye’nin en önemli  girişimci patronlarının (ikisi) böyle bir iletişimde olmasından büyük üzüntü duyuyorum. Bırakın kavgayı bu patronlar elele verseler Türkiye de çok önemli işlere ortak imza atacaklarını düşünüyorum.

Bu kavga ve BT Haber dergisinin 4-10 Ağustos 2008 tarihli sayısının 24. sayfasında çıkan bir haber beni gene doksanlı yılların sonuna geri götürdü. Çukurova Holding, KVK ve Genpa ile ortak kurduğumuz Mobicom firması’nın faaliyetleri ile ilgili daha önceki yazılarımda bilgiler vermiştim. Bunlara dahil etmediğim “Akıllı Duraklar” projesi vardı. Türkiye de birçok ilki gerçekleştirmeye soyunduğunuzda birçok projenin de Türkçe isim babası olmak size düşüyor. Dağıtım yapan şirketlerin plasiyerlerinin sipariş alma ve ürün teslimatında kullandığı, el bilgisayarı ve araçta bulunan yazıcıdan oluşan set ile bu projenin tümüne ABD’de verilen “Route Accounting” ismini “Araçta Muhasebe” olarak Türkçeleştirmiştim. Aradan geçen 20 yılda bu isim benimsendi ve hiç değişmedi. Barkod, RF-ID, Biometrics, Magnetic Stripe vs gibi “Automatic Identification and Data Collection” teknolojilerini ayaküstü hızlı çevirip “Otomatik Tanımlama ve Veri Toplama” olarak Türkçeleştirmiş ve bu yanlış çevrim yıllarca bu şekilde kullanılmıştı. Ben ısrarla “Tanımlama” değil, aslında “Tanıma” olacak diye kendimi düzeltsemde isim oturmuş ve öyle de kalmıştı. Akıllı Duraklar ise tamamen bir “Türkiş” isimdi. Aklıma çok yattığı için bunu kullanmış ve projenin adı da öyle kalmıştı. Bugün Google da “Akıllı Durak” diye arama yaptığınızda 4,000’e yakın kayıt bulunuyor. İsim babası olduğunuz bir projenin bu kadar çok arama sonucu olması insanın gururunu okşuyor.

1998 yılında (BT Haber de 1996 yılı deniyor ama sanırım tarihi yanlış hatırlıyorlar. Çünkü 1996 yılındaki teknolojik alt yapı ile bu proje hayalden de öteydi) İstanbul Belediyesi’ne “Akıllı Duraklar” sunumunu ilk yaptığımızda proje inanılmaz bir kabul görmüştü. O yıllarda bunun gerçekleşebilmesi için GPRS (paket anahtarlamalı kablosuz ağ) olmadığı için ona en yakın olan ve ortağı olduğum Mobicom firmasının Türkiye de kurduğu Mobitex ağı bu iş için çok uygundu. İstanbul Belediyesi bunu çok kısa süre içinde uygulamak istiyordu. Ama bir türlü proje başlayamadı. Onun yerine Demirbank’ın para taşıyan zırhlı arabalarına sistem kurup dijital harita üzerinde takip etmeye başladık. Bugün bile bu tip araç takip projelerini yapan firmaların gururla anlattığı dijital harita üzerinden araç takibini biz 10 yıl önce yapmıştık. İstanbul Belediyesi o yıllarda projenin başarısını görmesine rağmen bir türlü durakları akıllı hale getirecek anahtarı çeviremedi. İstanbul Belediyesi 2002 yılı başında bir iahle ile projenin fitilini ateşledi ama ihale iptal edildi. Aradan tam 10 yıl geçti ve bu hayal gerçek oluyor. Ama açılacak ihalede teknoloji sağlayıcılarından çok, son zamanlarda Türkçe isim babası olduğum ama “tanımlama/tanıma” karmaşasına neden olacak olan “Bedava Ekonomi” aktörlerinden birinin öncü olacağını tahmin etmekten kendimi alamıyorum.

Bugün Türkiye de yapılan başarılı projelere baktığımızda alt yapısının çok uzun yıllar aldığını ve siyasi otorite desteği olmadan da asla gerçekleşemeyeceğini görüyoruz. Sabırlı olanlar başarıyı kucaklıyor, olamayanlar ise başarıya şaşıyorlar.

BT Haber dergisinin 4-10 Ağustos 2008 tarihli sayısında çıkan “Akıllı Durak” haberi için tıklayınız.

Bültene katılın.