Yayınlanma Tarihi: 29 Mayıs 2006Kategoriler: Forbes Yazıları

Yenilenebilir enerji (Renewable Energy) son günlerin en sıcak konularından biri. Ne zaman petrol fiyatlarında yukarı doğru oynama olsa konu daha da alevleniyor. Yenilenebilir Enerji kaynakları denince akla Biomass (Bitki artıkları ve Organik atıklar gibi biyokütleler), jeotermal, hidroenenerji, okyanustan üretilen enerji, güneş ve rüzgar enerjileri geliyor.

Amerika’da Minnosota Üniversitesi desteğindeki Institute of Ecolonomics’in yönetim kurulu üyesiyim. Enstitü’nün misyonu, sürdürülebilir bir gelecek için güçlü ekonominin sağlıklı ekoloji ile birlikte hareket etmesinden geçtiğini gösterebilmek. Bunun için de ABD’de kentten kasabalara geri göçü sağlayacak çözümlere destek sağlanıyor. Örneğin, bir kasabanın elektrik nakil hatlarına bağlanmandan tüm enerjisini kendi başına sağlayabilmesi.

ABD Enerji Bakanlığı 1979 yılından beri benzin içine katılan MTBE (Methyl Tertiary Butyl Ether) yerine Etanol katılmasını zorunlu kıldığı için 2005 yılında 14.5 milyar litre etanol üretilmiş. 2030yılında ABD’de yakıt tüketiminin %30’unun etanolden sağlanacağı raporlarda belirtiliyor fakat bugün ABD’de yıllık yakıt tüketiminin 550 milyar litre olduğu göz önüne alınırsa gereken yatırım tutarını şu andaki ABD ekonomisinin kaldırması biraz zor gözüküyor. Bu arada ben etanol’den çok daha önemli ürünlerin enerji olarak kullanılacağını düşünüyorum.

Brezilya “flex-fuel” yani sadece alkol, sadece benzin ya da alkol ve benzinin çeşitli oranlarda karışımı ile çalışan araba üretimini arttırarak petrol ithalatını neredeyse sonlandıracak. Ama burada hükümetin çitçiye 10 yıl süreyle bedava toprak dağıtıp karşılığında hem kendi geçimi için mahsül ekmesini desteklemesi hem de “flex-fuel” için kendisine üretim yaptırması bu başarıda en önemli rolü oynuyor. ABD’de Etanolün en çok üretildiği hammadde olan “Mısır” ın %12’si etanol üretiminde kullanılıyor. Mısırdan etanol üretmek için 0.74 milyon Fosil Enerji Girdisi (FEG) gerekirken, petrolden benzin elde etmek için 1.23 milyon FEG gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında etanol kullanımı daha az fosil yakıt kullanımını sağlayacak, hem de çevre kirliliğine etkisi azalmış olacak. .

ABD’de başka bir ilginç enerji üretimi de yıllık 1.3 milyar ton gübre, sap, bitki ve gıda artıkları gibi biyokütlelerin enerji kaynağı olarak kullanılması ile gerçekleşecek. 1 KWh elektrik üretmek için yaklaşık 50 ton artık gerektiği göz önüne alınırsa buradan elde edilecek enerji üretimini dikkate almak gerekiyor.

Bu yöntemlerden biri anaerobik (oksijensiz solunum yapan) bakteriler ile “Kuru Organik Madde Gazlaştırması’dır. Bu proses ile evsel atıklar, kağıt fabrikalarının atıkları gibi organik atıklar anaerobik bakteriler sayesinde biyohidrojen ve biyometana dönüşüyor. Bu miktardaki organik atığın, anaerobik bakteriler tarafından yapılarının değiştirilmesi şeklindeki proses (APS) ile değerlendirilmesi durumunda ise, sadece Kaliforniya’da günlük 5 milyon litre bio-yakıt veya 895,000 kg hidrojen elde edilebilir. İçten Yanmalı Motorlarda Hidrojen kullanılmak suretiyle 1 kg hidrojen ile yaklaşık 100 km yol gidilebildiğine göre, bu prosesin sağlayacağı katkıyı anlatmaya gerek yok.

Avrupa Birliği’ne girmeye çalışan Türkiye’nin, Avrupa’nın tarım politikasına ayak uydurması yani Buğday ve Şeker Pancarı ekimi denetim altına alınması gerekiyor. Şeker pancarı için Türkiye’de olmayacak yerlere 100-200 milyon dolar yatırımla sırf seçim yatırımı uğruna şeker fabrikaları kuruldu.

Devlet çiftçiyi mağdur etmemek için hep Şeker Pancarı almak zorunda kaldı. Hükümetin etanol üretimi yapan Turhal, Malatya, Eskişehir ve Erzurum şeker fabrikalarını biyodizel üretecek şekilde yeniden yapılandırması doğru bir karar. Buralarda üretilecek olan etanol, biyodizel üretiminde kullanılacağı gibi direkt benzine de katılarak kullanılabilecek.

Türkiye de şu andaki moda Kanola ekimi. Kanola biyodizel için çok önemli bir hammadde. Türkiye’de herkes şu anda kanola ekimine hücum etmiş durumda. Miraslarla bölünen araziler üretici başına düşen tarım alanını azaltarak verimsizliği arttırmış durumda. Sözleşmeli tarımın çok kontrollü başlaması gerekiyor. Bu işe plansız girenler ne yazıkki oldukça üzülecekler. Mısırdan etanol üretirken elde edilen enerjinin harcanan enerjiye oranı 1.46 BTU/Bushel (Bushel, ABD’de Tarım Bakanlığı tarafından 25.37 kg’a denk gelen bir ölçü birimidir) iken mısırdan hidrojen elde ettiğimizde bu oran 2.86’ya çıkıyor. Bu demektir ki mısırdan hidrojen elde etmek etanol elde etmekten 2 misli daha fazla avantajlı. Hidrojen’deki en büyük sorun ise üretilen hidrojenin petrol istasyonlarına taşınması. Örneğin ABD’de 175,000 civarında istasyon olduğu göz önüne alındığında bu istasyonları hidrojen sağlayacak hale getirmek için yaklaşık 150 Milyar USD yatırım yapmak gerekecek.Bugüne kadar tüm planlar fosil yakıtlarının kalan miktarı üzerine yapıldı. Halbuki çevreye verilen zarar rezerv durumunun önüne geçecek ve ülkeler artık fosil yatıklardan uzaklaşacaklar. Hayatımızdaki başlıca teknolojiler aslında çalışma prensibi doğada saklı olan ama patentlerle korunmuş halde karşımıza çıkmaya başladı. İlginç bir gelişme.

Forbes Nisan 2006  

Bültene katılın.