Yayınlanma Tarihi: 31 Aralık 2011Kategoriler: Haberler

Öncelikle 2012’nin hepimize sağlık ve mutluluk getirmesini dilerim. “Her yazımda illa ki bir mesaj olması gerekir” mantığım beni inanılmaz yoruyor. İleride birgün kitap yazarım diye blog’um aracılığıyla devamlı olarak hikayelerimi paylaşıp biriktiriyorum. Zaten ben kitap yazdığımda sanırım “etkileşimli” döneme tümüyle geçileceği için kağıt kesinlikle basılan mecra olmayacak. Bu arada e-book/e-kitap’a alışamadığı veya denemeye cesaret edemediği için, “elimle sayfa çevirmeyi ve kağıdın kokusunu hissetmeyi hiçbirşeye değişmem” diyen abi ve ablalarıma da çok gülüyorum. Daha önce aynı şeyleri “video killed the radio star–video radyo sanatçılarını öldürdü” şarkısıyla da söylemişlerdi: http://www.youtube.com/watch?v=Iwuy4hHO3YQ O yüzden o abi ve ablalarıma diyorum ki “ya sev, ya da terket”. Çünkü artık Rihanna’nın 33’lük plağı yok.

Aralık 1997’de Adana Şakirpaşa havalimanından İstanbul için havalandık. Daha birkaç dakika geçmeden büyük bir patlama oldu. Herkes neye uğradığını anlayamadan, kabin amiri kokpit’e girip bağırmaya başladı. Ben durumun önemini kavrayıp kendimi kokpit’e attım. First officer (kaptan) ve 2. kaptan ölmüştü. Hemen kaptan’ı kenara alıp yerine oturdum. Uçak bir roket ile vurulmuştu ve uçakta ne yazık ki başka kaptan yoktu.

Bu rüya’dan uyandığımda kendimi inanılmaz kötü hissettim. Zaten uçak korkum vardı ve bu artık daha da büyümüştü. 12 gün sonra Istanbul-Munich-Vancouver uçuşum vardı. Münih’e inmemize 1 saat kala, inanılmaz bir CAT (açık hava türbülansı)’na yakalandık. O kadar korkmuşum ki, kabin amiri yanıma geldi ve konuşmaya başladı. Lufthansa’nın dergisini çıkarıp, bana mil puanlarımla “Flight Simulator Training – Uçuş Simülasyon Eğitimi” alabileceğimi ve bununla korkumu rahatlıkla yenebileceğimi söyledi. Vancouver’a indikten sonra Calgary’e devam ettik. Uçak Canadian Airlines, Canadair CRJ-100. Uçaktaki dergiyi karıştırıken, “kız/erkek arkadaşınıza en güzel yaşgünü hediyeniz flight simulator training olsun” sloganlı bir reklam gördüm. Hemen koparıp sakladım. Peki 1998 yılında Calgary’de ne işim vardı? Efendim o zamanlar Mobicom olarak, Ericsson’un paket anahtarlamalı dijital kablosuz ağını kuruyoruz. Bendeniz de “Araç Takibi Proje”leri için sistem arıyor. Gözüme MDSI diye Kanadalı bir firmayı (http://www.techvibes.com/company-directory/mdsi-mobile-data-solutions-inc.)  kestirmişim. Şirketin sahibi ile toplantıya gidiyorum. Benim ziyaretimden 1 yıl sonra bu firmayı DDS (http://www.digital-dispatch.com/) satın alarak dünyanın en büyük Taxi Takip Sitemi Sağlayıcısı haline geldiler. Daha Türkiyede Taxilerde bugün bile bu sistem yokken ben 13 yıl önce bu işlere takılmışım. Ama en azından buradan aldığımız sistem ile geçen yüzyılda Demirbank’ın “ATM ve Banka Para Taşıma Arabaları Takibi Sistemi”ni kurduk.

Yanımda MDSI’dan Raymond Lorethan ile beraber firmanın kurduğu sistemleri gezerken, ben bu arada uçaktan aldığım ilandaki numarayı aradım. Karşıma çıkan kişi, artık bu işi bıraktığını, sadece Canadian Airlines’ın pilotlara flight simulator eğitimi verdiğini söyledi. Raymond bana mal satacağı için motive bir şekilde beraberce Canadian Airlines’ın pilot eğitim merkezine geldik. Kapıdaki güvenlik görevlisine eğitim için geldiğimizi söyledik. Havayolunu sorunca “Turkish Airlines” dedim. Bizi eğitim pilotu karşıladı. Benim pilot olmadığımı o saniyede anladı. Eğitimin sadece pilotlara verildiğini söylemesine rağmen, tipik Türk işi, “abi, bak taa Türkiye’den geldik, yap bize bir güzellik” formatında yalvarmalara başlayıp, o anda müsait olan B-767 simülatörünün saatlik 700 USD olan fiyatını B-737 fiyatına (400 USD) çekme pazarlığı da dahil olmak üzere her türlü şaklabanlığı yapıp eğitime başladım. Utanmadan bir de 3 gün arka arkaya gelip eğitime devam ettim. İşte yazının başındaki evrağı da eğitimde heyacandan kalp krizi geçiririm vs diye de imzalamak zorunda kaldım.

Adana’da rüyamda vurulan uçak B-737 400’dü ve B-767 ile elektronikleri aynıydı. Ben içgüdüsel bir şekilde hem rüyamda yaşadığımı gerçek hayatta yaşarsam diye önlem almak amacıyla, hem uçak korkumu yenmek için bu eğitimi almış oldum. Alın size çok önemli bir “Girişkenlik” hikayesi. Çoğu zaman “Girişimcilik” ile karışıyor bu konu. Ama şunu unutmamak gerekir ki, girişkenlik olmadan girişimcilik olmuyor ve her ikisinde de içgüdüler bizi yönlendiliyor.

Bültene katılın.