Yayınlanma Tarihi: 30 Mayıs 2007Kategoriler: Konferanslar ve Jüri Üyelikleri

Ben NTV Türk Mucit seçmeleri başladığından beri 50,000 km uçtuğumu farkettim. Amerika dahil 4 ülkeye gitmişim bu 6 hafta içinde. İnsan bu kadar uçunca, yol boyunca, beklemelerde ister istemez birşeyler okuyor, seyrediyor: İnsanları, ülkelerin yaşam tarzlarını, yeni ürün ve reklamlarını inceliyor. Hele işi “Yeni Teknolojilere Yatırım Yapmak” olunca bu kat kat artıyor. NTV Türk Mucit yarışmasından çok keyif alıyorum. Biz Türkler “İcat” konusunda emekleme dönemindeyiz ama koşmak istiyoruz yürümeden. Projelerimizi para kazanmak yerine “Ülke ve dünya yararına yapmayı” yeğliyoruz. Öncelikle biran önce bu duygusallığı üzerimizden atmamız lazım. Çünkü öncelikle ülke ve dünya yararı gözetilmeye başlanınca, az ile yetinemeden her projenn en büyüğünü en iyisini, örneğin enerji’nin de sonsuzunu yapmak istiyoruz. Arşimed’in suyun kaldırma kuvvetini tesadüfen bulmasının üzerinden yüzyıllar geçti. Arşimed’den zamanımıza kadar tesadüfen oldukça icat yapıldı ama bundan sonra akşam rüyamızda görüp sabah uyandığımızda keşfedeceğimiz konular en azından büyük bedellerle sınırlı. NTV Türk Mucit programına katılan öğrenci arkadaşlarımızı kırmamaya çalışıyoruz ama zaman zaman büyük tesadüfler üzerine kurgulanmış buluşları yeğliyorlar. Tabii, “Bu icadı neden yaptınız?” sorusuna verilen “Kendimi tutamadım” cevabı sınırları zorlamıyor değil. Buluşlarda ayrıca tesadüfler de yok değil. Viagra, tansiyon ilacı üzerinde çalışılırken tesadüfen bulunmuştu. Ama ABD de bir ilacın rafa çıkmasına kadar Ar-Ge ve üretimi için yaklaşık 700 Milyon USD harcandığını göz ardı etmeyelim.

İnsanların motivasyonlarını kırmamak için yurt dışında yıllar önce yapıldığını bilmemize rağmen bazı ürünleri alkışlıyoruz ve finale bırakıyoruz. Biz format gereği yarışma öncesi yarışmaya katılanların ürünlerini inceleyemediğimiz için, yarışmaya da hazırlıksız giriyoruz. Örneğin infrared sensörlerle donatılmış eldiven aracılığıyla sağırların el alfabesi ile konşmalarını sese çeviren sistem 90’li yıllarda Amerika’da yapılmış. Ben yarışma sonrası çok basit bir araştırma ile buldum. 386 serisi işlemciler ile North Carolina State Üniversitesinden bir grup mühendis’in yaptığı çalışma makale olarak da yayımlanmış. Sonrasında da yıllar boyunca epey bir ürün geliştirilmiş. Zaten MoCap (Hareket Kaydetme) teknolojisi ile yakından ilgilendiğim için teknolojiyi biliyordum ama arkadaşımın bu çalışmasını elemek içimden gelmedi o anda. Sonrasında Blog’lardaki eleştirilere bakınca eleştirilerde acımasızlığın ön plana çıktığını gördüm. Wankel motoru bilemediğimiz söyleyenler bile olmuş. Halbuki yarışmada bu motorun bir benzeri Wankel motoru kullanan Mazda RX-7 arabası olduğunu ben söyledim. Bizim yarışmada finale bıraktığımız motor örneğin 2 hazneliydi. Wankel de ise tek hazne var ve iç içe dişli dönüşü var. Buluş sahibinin bu buluşunu çok uzun yıllar önce yaptığını tahmin ettiğm için de kendisine salonu terkederken ne zaman bulduğunu sordum. Tahmin ettiğim cevabı aldım. Şimdi denebilirki “bu arkadaş madem bu kadar uzun yıl önce buldu, niye birisi çıkıp bunu yapmadı?” İşte bu kolay değil. Türk Tank ihalesi için Dizel Motor yapımı ile ilgilenmiş, bu konuda Rus Tank motorlarının yapımına çalışmış değerli bir hocam ile de mesai harcamıştım. O zaman farkettim ki, böyle bir deneme için hem çok zaman hem de çok para gerekiyor. Sonra’dan vazgeçtim. Zaten Tank Motoru’nun sratejik bir ürün olmadığı da ortaya çıktı. Türkiye’nin müttefiki olan Alman MTU firması, zaten Türk Tank’larının da motorunu verebilecekti. Yarışmada finale bıraktığımız bu “Öz Wankel Motoru” da aynı hocam ile paylaşıp yarı final için değerlendireceğim.

Popular Science dergisi her yıl “İcat” yarışması düzenleyip ödül dağıtıyor. Bu yıl seçilen 10 “İcat” için Mucit’ler toplam 39.7 yıl harcamışlar. Harcadıkları para ise 2,254,900 USD. Bu projlerin için benim ilgimi en çok “Kalp Masajı Eldiveni” çekti. Çünkü 6 ay çalışılarak ve sadece 2,500 USD harcanarak ortaya bir prototip çıkarılmış. ABD de her yıl 300,000 kişinin çeşitli nedenlerle kalbi duruyor ve sadece %5-10’unun tekrar çalıştırılıyormuş. Ele yapılan kalp masajına CPR deniyor ve bu masaj doğru yapılamadığı için hayat kurtarmak zor oluyor. CPR yapılırken iki önemli sorun yaşanıyor: İlki dakikada göğüse 100 kere basınç verilmiyor. İkincisi de, basınç yeteri kadar göğsün içine gidemiyor. İşte bu 2 sorunu ortadan kaldırmak için geliştirilen bu eldiven öncelikle üzerinde bulunan bir “Elektrokardiyograf” ile gerçekten CPR’ın gerekli olup olmadığına karar veiyor. Üzerinde bulunan “Metronom” sayesinde dakikada yapılan basınç sayılıyor. “Akselometre” ve “Piezoelektrik Algılayıcılar” sayesinde yeteri kadar basınç uygulanmadığı ölçülüyor. Henüz insanlar üzerinde denenmeyen bu ürün seri üretimde 60 USD’ye mal olabilecek.

Yazımın başında da benzeri açıklamalarımla dile getirdiğim gibi Türkiye de yaşadığımız genel sorun, çok fazla emek, zaman ve para harcamadan birşeyler yaratmaya çalışıyor olmamızdır. Ve bu konuda da oldukça sabırsızız. İşte yukarıda bahsettiğim icat aslında bize çok güzel bir mesaj veriyor. Hem az zaman hem de az para harcanmış ama dünyanın yörüngesini değiştirmeyi hedeflemiyor. Hayat kurtarıyor. Ayrıca arkadaşlar bu ürünü insanlık yararına yapmışlar ama, bir medikal ürün üreticisine ürettirip, para kazanmayı da amaçlıyorlar. Her insanın bir motivasyon kaynağı vardır. Bazıları başarı, bazıları ise para ile motive olurlar. Bu 2 sınırın arasında gidip gelenler de vardır. Ama “ben açlıktan öleyim, insanlık kurtulsun” demek çok samimi veya mantıklı olmuyor.

Diğer buluşları www.popsci.com (Keyword: The 2007 POPSCI Invention Awards) adresinden bulabilirsiniz. Bu arada buluşçular için işin üstadlarından öneriler de var. Ray Kurzweil, benim Türkiye Başkanı olduğum Dünya Fütüristler Birliği üyesi ve her yıl Temmuz ayı sonunda yapılan konferansın açılış konuşmasını da genel de o yapar. Bu ara ölümsüzlüğe taktığı ve günde bu amaca hizmet eden 200 civarında hap içiyor. Umarım bu yıl da açılış konuşmasını o yapar. Son kitabında “Bilgisayar zekasının insan zekasını geçmesi” konusundan bahsediyordu. Onun yorumu çok güzel: Etrafındaki insanları dinle. Uçakta yanına oturan bir körün ATM vs üzerinde yazan bilgileri hızla okuyabilmeleri için bir cihaza gereksinimi olduğunu öğrenmiş. Ulusal Körler Merkezi ile proje geliştirmiş ve 1 yıl sonra da cepte taşınan bir cihazı kullanıma sunmuş.

Diğer öneriler arasında: icatların kullanılabilir olması, mucit’in yatırımcıların dikkatini çekebilmesi ve icadını ürüne çevirebilmesi için para bulabilmesi bulunuyor. Çünkü mucit ile para sahibi aynı kişi olması genelde mümkün olmuyor. Böyle olunca da icadın ürüne dönüşmesi için icat yapmaktan daha çok çaba harcamak gerekebiliyor. Yatırımcılar karşılarında kendilerini ve buluşlarını çok iyi ifade edebilen insanlar arıyor. Ben de NTV Türk Mucit yarışmasında yarışmacıları yukarıda üstadların önerilerine paralel şekilde değerlendiriyorum.

Bültene katılın.